çoğu insan gibi ben de tatilde bi yerlere gittim.. 2 ay oncesinden biletimi alıp selinle ( seni yerim super mario) beraber , arkadası anitayı görmek için israile gitmeyi planlıyoduk .. sonradan çıkan bi süprizle anita evlenme teklifi aldı ve tatille birlikte kız verme de olaya dahil oldu
istanbuldan 23.55 ucagıyla tel avive dogru yolculuk basladı.. ucak hic rotar yapmadı .. 15 dakıka beklemeyı rotar saymıyorum.. rahat bı yolculuktan sonra tel avive vardık
gitmeden evvel arabayı burdan kiralamıstım da cok problem cıktisrıgını burdakılerden duyuyordum.. bu yuzden haftada bir kiralama firmasıyla konusuyordum.. rotar olursa falan fılan dıye.. neyse havaalanına indik ve orda yeni bi sistem baslattılar.. aracı shuttle ıle baska bı yerden teslım alıyorsunuz.. o da 7 dakıkalık bı mesafede.. neyse kı onu da anıta ve ızzet soyledıler.. yoksa ben sabaha kadar orda gorevlı adamı beklerdım :) delı olurdum..
burdan bi gps aldım bı tanıdıktan.. onun karsılıgında da bana bı valız verdi :) ıcını doldur getır masraf neyse verıcem dedı.. kıramadım aldım ..
shuttle ıle araba fimasına gıttım.. arabayı almak ıcın konustum ettım. benım ayırdıgım araba kalmamıs !.. saat olmus 3.. o saatte cok da ustune gıtmedım ve cok cuzı bı farka hyundai i20 verdıler bana ..
gpsi taktım .. yola cıkmaya hazırız .. haa bu arada dıger arabada izzet dediki nasılsa gp var bulursunuz .. biz de buluruz heralde dedik.. yola cıktık.. 50 metre sonra saga donun dıye bır ses ve gps kullanmaya da basladık
yola cıktık ve 300 metre sonra sagda kalın .. ben sagda kalıyorum .. 500 metre sonra solda kalın ben sol serıde gıdıyorum .. bı de 50den fazla yapınca hız sınırını astınız dıyor.. cok da bellı etmek ıstemıorum ama bana yavas yavas gelmeye basladılar.. neyse bız boyle sag serıtte kal sol serıtte kal , rıshon yerıne hertzelıaya gıttık .. bu arada yoldan izzeti aradık ayalona gidiyoruz dogru mu , evet dogru .. bız de yola devam ettık.. megersem biz guney ayalona gıtcez ama kuzey ayalon yolundaymısız
100 metre sonra sagda kalın , solda kalın vs dedıkce ben serıt degıstırıyorum ve 100 metreyı gectıkce yenıden hesaplanıyor demeye baslıyor.. neyse bu sekılde hertzelıaya kadar gıttık .. rıshon ornegın caddebostan , hertzelıa da yesılkoy... o kadar fark var aralarında
hertezelıaya kadar geldık ve bır tane de tabela yok.. nasıl bı yerse ınsan bı tabela koymaz mı yaw ?? derken bı tabela gordum.. paralı yol 250 metre sonra .. dedım ben buraya gıremem kgs yok :) saka bı yana sonradan ogrendık kı az daha gıtsek lubnana gırıyormusuz ..
orda bı benzıncı bulduk.. ızzetı aradık gel bızı burdan al dedık.. saolsun taa nerden geldı bızı aldı.. ama bu arada benzncı ıngılızce bılmıo.. konusmuo da.. bı sekılde anlastık adresı aldık .. ızzet de geldı
ondan sonra onu takıp ede ede eve vardık.. bu arada gpsın de dılını cozmus olduk
megersem sagda kalın dedıgınde saga sapmak gerekıyormus
solda kalın dedıgınde sola donmek gerekıyormus..
sag serıt sol serıt dolasmak yerıne bunları yapmak gerekıomus..
gpse ve hız kurallarına soverekten , saat 5.30da eve gırdık ..ilk gun ıcın gayet degişik bir deneyim oldu
bir sonraki yazı : yadvashem muzesi ve kotel ..
Bu Blogda Ara
22 Kasım 2010 Pazartesi
8 Kasım 2010 Pazartesi
Yeşil sahalara geri dön Çiko
İnsan sevgilisinin blog'una gizlice girer mi?
Peki şifresini sevgilisinden öğrenmediyse nasıl bulmuştur?
E 13 ay olmuşsa, insan sevgilisini biraz tanıyordur. Az çok hayatı hakkında bir şeyler öğrenmiştir.
Sevgili sevgilim,
Seni çok seviyorum.
Bir heycan açtığın blog'una biraz sahip çıkmanı isterim.
Twitter'a, facebooka yazdığın şeyleri biraz daha geliştirerek buraya yazabilirsin.
İnsan yazınca rahatlar. Konuşmak istediklerini konuşunca, gerekli yerlere ulaştıramazsa bile, rahatlar.
Dolayısıyla bloguna sahip çık çiko.
Tasarımsal açıdan daha kullanışlı hale getirebilirsen memnun olurum:P
Muhalefet, komik ve etkileyici yazılarını özledim!
Özellikle benimle ilgili olanları:)
En kısa zamanda görüşmek üzere.
Seni seviyorum çiko.
Peki şifresini sevgilisinden öğrenmediyse nasıl bulmuştur?
E 13 ay olmuşsa, insan sevgilisini biraz tanıyordur. Az çok hayatı hakkında bir şeyler öğrenmiştir.
Sevgili sevgilim,
Seni çok seviyorum.
Bir heycan açtığın blog'una biraz sahip çıkmanı isterim.
Twitter'a, facebooka yazdığın şeyleri biraz daha geliştirerek buraya yazabilirsin.
İnsan yazınca rahatlar. Konuşmak istediklerini konuşunca, gerekli yerlere ulaştıramazsa bile, rahatlar.
Dolayısıyla bloguna sahip çık çiko.
Tasarımsal açıdan daha kullanışlı hale getirebilirsen memnun olurum:P
Muhalefet, komik ve etkileyici yazılarını özledim!
Özellikle benimle ilgili olanları:)
En kısa zamanda görüşmek üzere.
Seni seviyorum çiko.
20 Eylül 2010 Pazartesi
zordur patagonya cumhuriyetinde pasaport almak
öncelikle yazılanlar hayal ürünüdür.. gercekle ! bi alakası yoktur
patangonya cumhuriyetinde pasaport almak için harc yatırmanız gerekiyor.. bu harc 5 senelik eski senelerde 600 dolar idi , şimdilerde ise 300 dolar .. yalnız pasaportların cıkıs tarihi ile fiyatların dusurulmesi arasında 15 gun gibi bir sure var.. bu surede fazla para verenler soguk su içiyorlar
patagonya buyuk bi ulke.. sistemleri cok gelişmiş ! o yuzden şu sekilde yapılandırmıslar olayı
once internetten veya telefonla randevu alıyorsunuz. randevu saatinde orda olmanız gerekiyor . gelemden evvel de 2 biometrik resim ; nufus cuzdanı , fotokopisi , harclar yatırdıgınıza dair evraklar gerekiyor.. web sayfasında bunlar yazıyor
butun bu işlemleri yaptıktan sonra ; oraya gidiyorsunuz.. randevunuz örnegin 9da.. 8.30da oraya gittiniz.. kapıda bi gorevli var.. danısma.. pasaport işlemleri için randevu almıstık nereye cıkıcaz ? daha 2 dakka var.. mesaı saatı baslamadı o yuzden bekle.. halbukı kat numarasını soylese olmaz.. adı ustunde danısMA
8.30 olup parmak ızı sırasında beklıosunuz.. ısmınızle beraber randevu sırasına gore ıslem yapılıyor.. zaten cok kalabalık degıl ama yıne de 8.45 te baslıyolar bu ısleme.. onunuzde bayan varsa ona gosterılen ılgı alakayı kendınıze de beklıosunuz .. fakat beklemeyın .. cunku bayanlara siz erkeklere versene , yapsana , etsene diye konusuluyor patagonyada
saat 9.15 itibarıyle parmak izi kagıdını da alarak dıger masaya ulasırsınız... sen bıraz bekle su pohacalarımı yıyım cayımı ıcıyım der ordakı memur.. 7-8 dakka da onu beklersınız.. resım ver , kımlıgın nerde, hmmm gıbı konusmalardan sonra eskı pasaportun nerde dıye sorabılırler.. işte burda siz devreye gırıp , istenilenler listesinde yazmıo ki o diyebilirsiniz.. siz demeyin diye ben olanları anlatıyım size..
-orada yazmayabilir ama senin getirmen gerek..
--istenmeyen bişeyi neden getireyim ki
-isteniyor..
peki gidip alıp geliyim .. sen git al ben sana yardım edicem sırada beklemıcen
apar topar eve gidip eskiyi alıp getirirsiniz..
patagonya cumhurıyetınde yollar da bı bostur bı bostur kı.. sormayın !
45 dakka ıcınde gerı donup adama ulasılır.. getırdım eskıyı deyip beklersınız..
--hmm sımdi sen sıranı savdın ; herkesın isi bitsin ondan sonra seni alıcam..
-- ama boyle soylememıstınız ..
-- bu kadar insanı senın yuzunden mı bekletıyım.. randevuyla geldıler bunlar
işteee ;
bu andan sonra patagonya cumhıurıyetının o cok sabırlı vatandasları ; cıleden cıkar !
madem randevuyla ısler yuruyor ve saatlere onem verıosunuz ; neden 8,30 deıl de 8,45 te baslıosunuz
siz demedınız mı getır gel , halledıcem
ayrıca benım ıslemden once de yemek molası verdınız 10 dakka.. bekledım ben..
bu sozlerden sonra patagonya cumhurıyetınde hersey duzene gırer.. ıslemler yapılır.. sorun cuzulur .. sımdılık..
sızın anlıycagınız patagonya cumhırıyetınde zordur pasaport almak !
patangonya cumhuriyetinde pasaport almak için harc yatırmanız gerekiyor.. bu harc 5 senelik eski senelerde 600 dolar idi , şimdilerde ise 300 dolar .. yalnız pasaportların cıkıs tarihi ile fiyatların dusurulmesi arasında 15 gun gibi bir sure var.. bu surede fazla para verenler soguk su içiyorlar
patagonya buyuk bi ulke.. sistemleri cok gelişmiş ! o yuzden şu sekilde yapılandırmıslar olayı
once internetten veya telefonla randevu alıyorsunuz. randevu saatinde orda olmanız gerekiyor . gelemden evvel de 2 biometrik resim ; nufus cuzdanı , fotokopisi , harclar yatırdıgınıza dair evraklar gerekiyor.. web sayfasında bunlar yazıyor
butun bu işlemleri yaptıktan sonra ; oraya gidiyorsunuz.. randevunuz örnegin 9da.. 8.30da oraya gittiniz.. kapıda bi gorevli var.. danısma.. pasaport işlemleri için randevu almıstık nereye cıkıcaz ? daha 2 dakka var.. mesaı saatı baslamadı o yuzden bekle.. halbukı kat numarasını soylese olmaz.. adı ustunde danısMA
8.30 olup parmak ızı sırasında beklıosunuz.. ısmınızle beraber randevu sırasına gore ıslem yapılıyor.. zaten cok kalabalık degıl ama yıne de 8.45 te baslıyolar bu ısleme.. onunuzde bayan varsa ona gosterılen ılgı alakayı kendınıze de beklıosunuz .. fakat beklemeyın .. cunku bayanlara siz erkeklere versene , yapsana , etsene diye konusuluyor patagonyada
saat 9.15 itibarıyle parmak izi kagıdını da alarak dıger masaya ulasırsınız... sen bıraz bekle su pohacalarımı yıyım cayımı ıcıyım der ordakı memur.. 7-8 dakka da onu beklersınız.. resım ver , kımlıgın nerde, hmmm gıbı konusmalardan sonra eskı pasaportun nerde dıye sorabılırler.. işte burda siz devreye gırıp , istenilenler listesinde yazmıo ki o diyebilirsiniz.. siz demeyin diye ben olanları anlatıyım size..
-orada yazmayabilir ama senin getirmen gerek..
--istenmeyen bişeyi neden getireyim ki
-isteniyor..
peki gidip alıp geliyim .. sen git al ben sana yardım edicem sırada beklemıcen
apar topar eve gidip eskiyi alıp getirirsiniz..
patagonya cumhurıyetınde yollar da bı bostur bı bostur kı.. sormayın !
45 dakka ıcınde gerı donup adama ulasılır.. getırdım eskıyı deyip beklersınız..
--hmm sımdi sen sıranı savdın ; herkesın isi bitsin ondan sonra seni alıcam..
-- ama boyle soylememıstınız ..
-- bu kadar insanı senın yuzunden mı bekletıyım.. randevuyla geldıler bunlar
işteee ;
bu andan sonra patagonya cumhıurıyetının o cok sabırlı vatandasları ; cıleden cıkar !
madem randevuyla ısler yuruyor ve saatlere onem verıosunuz ; neden 8,30 deıl de 8,45 te baslıosunuz
siz demedınız mı getır gel , halledıcem
ayrıca benım ıslemden once de yemek molası verdınız 10 dakka.. bekledım ben..
bu sozlerden sonra patagonya cumhurıyetınde hersey duzene gırer.. ıslemler yapılır.. sorun cuzulur .. sımdılık..
sızın anlıycagınız patagonya cumhırıyetınde zordur pasaport almak !
13 Eylül 2010 Pazartesi
yaz biterken
uzun bi yaz tatili arasından sonra tekrar merhaba ;
yazı soyle bi ozetlersek
kısaca şöyle bi özet geçtim..
yeni sezonda yine burdayım.. her turlu muhalif yazılarımla sizlerleyim
görüşmek üzere
yazı soyle bi ozetlersek
- arabalarda klima sart olmalı ; yoksa suruculerın dıkkati dagılıyor.. daha cok trafik kazası riski var
- heryerde insaat var ; herkes evini restore ediyor ama komsusunu dusunmuyor
- herkes acık ayakkabı giymesin .. gerek yok!
- dünya kupası sırasında omer üründül cok güzel mac yorumladı .. ama bi dahaki sefere evinden ve futbolcuların adını bilerek yorumlasın.. aguero'ya agulera demesin
- ülkemizde cok u2 hayranı varmıs.. 3 tane sarkısını bile bilmeyenler , onun için ölüp bitenler konser sırasında sarkıları dinlemek yerine sürekli tweet attılar. o zaman cdden dinleselerdi bi farkı olmazdı
- mangal yakma konusunda yaz boyunca baya bi pratik yapmıs bulunmaktayım.. isteyenlere duyrulur
- deniz ve havuz olarak kilyos ve arkadas havuzlarını kullandık.. gayet guzeldi
- düğün , nişan ve nikah üçgeninde 6 tane okazyona gittik.. bi de bunlara d.gunleri de eklenince kuyumcuya calısır olduk .. ama mutlu mesut olsunlar .. o ayrı konu
- referandum hazırlıkları cercevesinde bayaa bel altı muhabbet oldu.. kime oy verdiğimizi veya vermedğimizi yakından tanıdık
- referandum gününü bayram tatilinin son gunu olarak gorup de oy vermeyen % 28lik bolume ozellikle sesleniyorum.. yuh olsun !
- dünya sampıyonasında 12 dev adam gercekten dev gibiydi.. amerıka karsısında finali kaybettiler ama cok iyi bi sampıyona cıkardılar.. ozellikle tanjevic hastalıkla bogusurken bile surekli ayakta ve takımı motive etmekle ugrasıyordu.. tebrikler 12 dev adam
- ramazan boyunca dısarda yemek yıyenlere hep öcü gozuyle bakıldı.. herkes oruc tutmak zorunda mı ?
- yaz boyunca herkes sıcaklardan sıkayet ettı.. off cok sıcak off , poff .. adı ustunde yaz ! yanı hava sıcak olur.. surekli sikayete gerek yok
kısaca şöyle bi özet geçtim..
yeni sezonda yine burdayım.. her turlu muhalif yazılarımla sizlerleyim
görüşmek üzere
25 Haziran 2010 Cuma
sen küçükken kaç yaşındaydın ?
hepimiz büyüdükçe , sorumluklarımız arttıkça keşke o cocukluk günlerine dönmeyi özleriz.. ah şimdi çocuk olsaydım diye söze başlarız ..
zaman zaman ben de bu sekilde söylerim ama çocuk olmak için değil , çocukken yasadıklarımı hatırlayıp gülmek için..
mesela ; birgün misafirlikten dönüyoruz ay dede tepede duruyordu .. eve geldik.. ay dede yine yukardaydı.. soruyorum anneme ; ay dede de mi misafirlige gitti ? bizi mi takip ediyor :)
oyuncak arabalarımı halıya dizer , takım kurardım.. dizerdimm hepsini ama minibüs olanları kaleye koyardım ve baslardım mac yaptırmaya .. hep de benim tuttugum takım kazanırdı :))
küçükken ayakkabı baglamayı bilmiodum.. hep düşünürdüm acaba ben ilerde birine gittiğimde ayakkabımı nasıl baglıycam ? ben hep bagsız ayakkabı alırım derdim içimden :) veya karım baglar.. :)
birgün yurtdısından leke cıkarıcı sabun geldi..annem hep derdi , bu sabun cogu deterjandan daha iyi diye.. bi kere elimi onla yıkadım.. ondan sonra cok pişman oldum.. ya elim kurumazsa ? elimi de ipe , tshirtler gibi asmak mı gerekicek acaba :)
yuvada sandalyeyi salıncak gibi kullanırdık.. bi one bi arkaya.. herkes yapıodu, ben de yaparım diyip basladım.. bi one bı arkaya bı one bı arkaya derken.. hoooopp kafayı kalorifere vurduk .. ondan sonra hatırladıgım benı hastaneye yetiştirip kafama dikiş atmalarıydı :)
bigün gittik denize , kumda oynamak için herkesi kovası küregi falan vardır.. o zamanlar da hazine flan filan meraklıyız öyle seylere kitaplardan.. kovayı gömerdim sonra da hazine buldum diye sevinirdim.. neyse kaybettik bulduk kaybettik bulduk..bi daha gödüm , o sırada annem cagırdı.. onun yanına gittim geldim kova yok .. butun sahili kazdım kova yok .. ondan sonra cocugun teki kova buldum dıye bagırmaz mı :) gittim o benim kovam diyor.. anlat anlatabilirsen.. :) neyse sonunda aldık kovayı geri..
hep beraber piknige gitmiştik.. pknik alanın yanından da nehir suyu geciyodu.. insanlar tasların arasına karpuzu koyuyolar bizimkiler de git koy dediler.. tam karpuzu 2 kaya arasına yerlestirecekken hoop karpuz elimden kaydı gitti.. karpuz gidio ben de arkasından karpuuz gidioo diye bagırıorumm.. :) karpuz gidio ben gidiyorum karpuz kacıyo ben de sahılden kovalıyorumm.. sonunda yakaladımm.. :) masaya koydum .. gorev tamamlandıı
hepsi çok güzel anılardı.. çok güzel zamanlardı.. iyi ki yasanmıstı..
zaman zaman ben de bu sekilde söylerim ama çocuk olmak için değil , çocukken yasadıklarımı hatırlayıp gülmek için..
mesela ; birgün misafirlikten dönüyoruz ay dede tepede duruyordu .. eve geldik.. ay dede yine yukardaydı.. soruyorum anneme ; ay dede de mi misafirlige gitti ? bizi mi takip ediyor :)
oyuncak arabalarımı halıya dizer , takım kurardım.. dizerdimm hepsini ama minibüs olanları kaleye koyardım ve baslardım mac yaptırmaya .. hep de benim tuttugum takım kazanırdı :))
küçükken ayakkabı baglamayı bilmiodum.. hep düşünürdüm acaba ben ilerde birine gittiğimde ayakkabımı nasıl baglıycam ? ben hep bagsız ayakkabı alırım derdim içimden :) veya karım baglar.. :)
birgün yurtdısından leke cıkarıcı sabun geldi..annem hep derdi , bu sabun cogu deterjandan daha iyi diye.. bi kere elimi onla yıkadım.. ondan sonra cok pişman oldum.. ya elim kurumazsa ? elimi de ipe , tshirtler gibi asmak mı gerekicek acaba :)
yuvada sandalyeyi salıncak gibi kullanırdık.. bi one bi arkaya.. herkes yapıodu, ben de yaparım diyip basladım.. bi one bı arkaya bı one bı arkaya derken.. hoooopp kafayı kalorifere vurduk .. ondan sonra hatırladıgım benı hastaneye yetiştirip kafama dikiş atmalarıydı :)
bigün gittik denize , kumda oynamak için herkesi kovası küregi falan vardır.. o zamanlar da hazine flan filan meraklıyız öyle seylere kitaplardan.. kovayı gömerdim sonra da hazine buldum diye sevinirdim.. neyse kaybettik bulduk kaybettik bulduk..bi daha gödüm , o sırada annem cagırdı.. onun yanına gittim geldim kova yok .. butun sahili kazdım kova yok .. ondan sonra cocugun teki kova buldum dıye bagırmaz mı :) gittim o benim kovam diyor.. anlat anlatabilirsen.. :) neyse sonunda aldık kovayı geri..
hep beraber piknige gitmiştik.. pknik alanın yanından da nehir suyu geciyodu.. insanlar tasların arasına karpuzu koyuyolar bizimkiler de git koy dediler.. tam karpuzu 2 kaya arasına yerlestirecekken hoop karpuz elimden kaydı gitti.. karpuz gidio ben de arkasından karpuuz gidioo diye bagırıorumm.. :) karpuz gidio ben gidiyorum karpuz kacıyo ben de sahılden kovalıyorumm.. sonunda yakaladımm.. :) masaya koydum .. gorev tamamlandıı
hepsi çok güzel anılardı.. çok güzel zamanlardı.. iyi ki yasanmıstı..
10 Haziran 2010 Perşembe
araç muayene istasyonunda bir gün
araç muayeneleri artık tüvtürk adı verilen muayene istasyonlarında yapılıyordu.. muayene gecerlilik tarihiniz bittiğinde randevu alıp gidiosunuz hallediosunuz vs.... zannetmeyiiin ! çünkü o sadece kağıt üstünde olur ..
İşimi sağlam yapmayı sevdiğimden en az 1 hafta evvelden aradık randevu almak istedik.. verdikleri cevap aksam 19:30a randevu verebiliyoruz daha erken saatlerde isterseniz en az 3 hafta sonraya var.. mecburen aldık tabi.. yer de bize en yakın ! olan arnavutköyde.. arnavutkoy deyince bebek arnavutkoy sanmayın habibler arnavutkoy .. biraz daha gidince tekirdag falan var işte .. oralarda ..
neyseki yola yabancı degilim , oraya cok yakın bir fabrika oldugundan yolu falan biliyordum.. o yuzden yeri bulmakta sıkıntı çekmiycektim
sagdan soldan öğrendiklerim ,eksikler gedikler derken bi baktım kocaman liste cıktı :) son zamanlarda beno da muayene yaptırdıgından ondan da yardım aldık baya ..
ecza cantası
reflektör
boyunluk
yangın söndürme aleti
far ayarlarnın yapılı olması gerek
ön ve arka sileceklerin su atması gerek
lastikler kabak olmayacak
stepne de düzgün olucak
egzos pulu
temiz kagıdı
trafik sigortası
emniyet kemerleri temiz ve her koltuga takılı sekilde beklenicek
ruhsatta boş yer olması gerek
bi ara dedim ki sac sakal trası olup gidiyim , kontrol falan ederler.. koca yolu geri dönmeyelim..
neyse bugun 6da işten cıktım , 45 -50 dakıkada vardım .. buraya istanbul diyorlar ama tekirdagdan da arac muayene için buraya geliolar.. 59 plaka var heryerde!
bi baktım karaborsa bilet kuyruğu gibi her yer insan kaynıo.. kapıya yanastım arabayla .. kapıdaki gorevli ''yogunluk var o yuzden arabayı dısarı park et ondan sonra gel '' ya ranedvuyu siz vermiyomusunuz yogunsa niye randevu veriyorsunuz ??
neyse arabayı dısarı koydum.. bahceye girmeden evvel kapıdaki gorevliye sordumm
şimdi napıcam ?
karsıdaki odaya gir odemeyi yap bekle!
hayırdır insallah dedim beni mi muayene edicekler acaba ??
neyse gittik oraya numara aldık.. randevulu numara al tusuna bastık.. plakamızı girdik.. 1955 numarayı verdiler.. burdaki ''19'' saati ''55'' de 19.30da randevu alanların 25.si oldugumu belirtiomus..
neyse ekrana baktım 1825 diyor.. oha dedim daha 6 randevuların sahibi odeme yapıyor..
neyse ödememizi yaptık.. dısarı cıktım bekliyorum
bu arada ödeme yapıosunuz ondan sonra da sizi cagırmalarını , anons etmelerini bekliosunuz
6 tane kapı var .. orada işlemleri yapıolar..
görevliye dedim ki , benim randevum 19,30 ben de bekliycekmiyim ? o randevuyu para odemek için alıosunuz.. bakın tam 19,30da para odedınız demez mi ? ben bildigin adamın suratına bakıyorum bos bos..
saat bu arada 8 oldu.. ben hala bekliyorum.. 18 randevularının arbalarını muayene etmeye yeni basladılar..
neyse kapıda bekleyenlerle sohbet falan.. maksat zaman gecsin.. orada bekleyenlerden biri kapıdaki gorevliye sordu..
kardes senin şiven trakyalı , nerelisin ?
edirneliyim..
ee istanbulda nerde oturuosun hergün buraya git gel zor olmuyor mu ?
yok abi ben tekirdagda oturuyorum.. bisikletle geliyorum!!!
etrafıma bakmaya devam ediyorum.. sürekli endişeli tipler.. aman bu sefer de mi gecmez aman bu sefer de takılır mıyız ?
bi taksiciye sordum..2. sefer mi geliosun abi , gecmedi mi ilk seferden ?
2 olsa iyi , 3. sefer geliyorum.. her seferinde ufak bişey bulsalar geri yolluyolar .. gecmiş olsun deyip adamın yanından gittim..
artık iyice oranın yerlisi olmustum .. 3 saattir falan ordaydım.. bana artık soru sormaya baslamıslardı..
yok abi kemerleri tak bekle..
abi senin farın ayarını surda hemen yap..
boyunluk yok mu ? abi al surdan içerde sıkıntı olmasın..
bi sonraki secimde orda oy kullanırımm
neyse saat 21,40 falan 1955 niso hafif 3 nolu kapıya lütfen anonsu duydum
gittim beklemeye basladım.. herkese 1 gorevli geliyor bana 2 tane geldi.... gelir beni bulur zaten !!
neyse merhaba hosgeldin bes gittin faslından sonra.. 4 saattir bekliomusun dediler bana gülerek .. şimdi ben sana bi cevap verirdim ama bu kadar beklediğime yazık .. sen önce marketi muayene etsene ışıkları yanmıyor ( mistasyon yazmalıydı ) .. diycektim ki demedim :) .. evet bekliyorum neyseki hava güzel falan dedim
15 dakıkalık bır muayneden sonra kazasız belasız atlattık..
saat 22 civarında ruhsatı geri alıp oradan ayrıldım
bir muayene de böylece bitmiş oldu.. her türlü muayene ile ilgili sıkıntınıza sorunuza cevap verilir :)
İşimi sağlam yapmayı sevdiğimden en az 1 hafta evvelden aradık randevu almak istedik.. verdikleri cevap aksam 19:30a randevu verebiliyoruz daha erken saatlerde isterseniz en az 3 hafta sonraya var.. mecburen aldık tabi.. yer de bize en yakın ! olan arnavutköyde.. arnavutkoy deyince bebek arnavutkoy sanmayın habibler arnavutkoy .. biraz daha gidince tekirdag falan var işte .. oralarda ..
neyseki yola yabancı degilim , oraya cok yakın bir fabrika oldugundan yolu falan biliyordum.. o yuzden yeri bulmakta sıkıntı çekmiycektim
sagdan soldan öğrendiklerim ,eksikler gedikler derken bi baktım kocaman liste cıktı :) son zamanlarda beno da muayene yaptırdıgından ondan da yardım aldık baya ..
ecza cantası
reflektör
boyunluk
yangın söndürme aleti
far ayarlarnın yapılı olması gerek
ön ve arka sileceklerin su atması gerek
lastikler kabak olmayacak
stepne de düzgün olucak
egzos pulu
temiz kagıdı
trafik sigortası
emniyet kemerleri temiz ve her koltuga takılı sekilde beklenicek
ruhsatta boş yer olması gerek
bi ara dedim ki sac sakal trası olup gidiyim , kontrol falan ederler.. koca yolu geri dönmeyelim..
neyse bugun 6da işten cıktım , 45 -50 dakıkada vardım .. buraya istanbul diyorlar ama tekirdagdan da arac muayene için buraya geliolar.. 59 plaka var heryerde!
bi baktım karaborsa bilet kuyruğu gibi her yer insan kaynıo.. kapıya yanastım arabayla .. kapıdaki gorevli ''yogunluk var o yuzden arabayı dısarı park et ondan sonra gel '' ya ranedvuyu siz vermiyomusunuz yogunsa niye randevu veriyorsunuz ??
neyse arabayı dısarı koydum.. bahceye girmeden evvel kapıdaki gorevliye sordumm
şimdi napıcam ?
karsıdaki odaya gir odemeyi yap bekle!
hayırdır insallah dedim beni mi muayene edicekler acaba ??
neyse gittik oraya numara aldık.. randevulu numara al tusuna bastık.. plakamızı girdik.. 1955 numarayı verdiler.. burdaki ''19'' saati ''55'' de 19.30da randevu alanların 25.si oldugumu belirtiomus..
neyse ekrana baktım 1825 diyor.. oha dedim daha 6 randevuların sahibi odeme yapıyor..
neyse ödememizi yaptık.. dısarı cıktım bekliyorum
bu arada ödeme yapıosunuz ondan sonra da sizi cagırmalarını , anons etmelerini bekliosunuz
6 tane kapı var .. orada işlemleri yapıolar..
görevliye dedim ki , benim randevum 19,30 ben de bekliycekmiyim ? o randevuyu para odemek için alıosunuz.. bakın tam 19,30da para odedınız demez mi ? ben bildigin adamın suratına bakıyorum bos bos..
saat bu arada 8 oldu.. ben hala bekliyorum.. 18 randevularının arbalarını muayene etmeye yeni basladılar..
neyse kapıda bekleyenlerle sohbet falan.. maksat zaman gecsin.. orada bekleyenlerden biri kapıdaki gorevliye sordu..
kardes senin şiven trakyalı , nerelisin ?
edirneliyim..
ee istanbulda nerde oturuosun hergün buraya git gel zor olmuyor mu ?
yok abi ben tekirdagda oturuyorum.. bisikletle geliyorum!!!
etrafıma bakmaya devam ediyorum.. sürekli endişeli tipler.. aman bu sefer de mi gecmez aman bu sefer de takılır mıyız ?
bi taksiciye sordum..2. sefer mi geliosun abi , gecmedi mi ilk seferden ?
2 olsa iyi , 3. sefer geliyorum.. her seferinde ufak bişey bulsalar geri yolluyolar .. gecmiş olsun deyip adamın yanından gittim..
artık iyice oranın yerlisi olmustum .. 3 saattir falan ordaydım.. bana artık soru sormaya baslamıslardı..
yok abi kemerleri tak bekle..
abi senin farın ayarını surda hemen yap..
boyunluk yok mu ? abi al surdan içerde sıkıntı olmasın..
bi sonraki secimde orda oy kullanırımm
neyse saat 21,40 falan 1955 niso hafif 3 nolu kapıya lütfen anonsu duydum
gittim beklemeye basladım.. herkese 1 gorevli geliyor bana 2 tane geldi.... gelir beni bulur zaten !!
neyse merhaba hosgeldin bes gittin faslından sonra.. 4 saattir bekliomusun dediler bana gülerek .. şimdi ben sana bi cevap verirdim ama bu kadar beklediğime yazık .. sen önce marketi muayene etsene ışıkları yanmıyor ( mistasyon yazmalıydı ) .. diycektim ki demedim :) .. evet bekliyorum neyseki hava güzel falan dedim
15 dakıkalık bır muayneden sonra kazasız belasız atlattık..
saat 22 civarında ruhsatı geri alıp oradan ayrıldım
bir muayene de böylece bitmiş oldu.. her türlü muayene ile ilgili sıkıntınıza sorunuza cevap verilir :)
3 Haziran 2010 Perşembe
Gecen sene de "oyle " yapmasalardi bu seneki gibi "boyle" olurdu !! 2010 play off serisi
2008-2009 sezonunda yine finalde karsılasan 2 takım bu sene de yine finalde karsılasıyorlardı..
gecen seneki final serisi epey olaylıydı..efes pilsen antrenoru ergin ataman her mactan sonra ortamı geren acıklamalar yapıyordu , kaya peker mac sırasında surekli tribunleri kışkırtıyordu.. ve hatta en onemlisi seri sonunda efes pilsenli kerem gölümün doping yaptığı ortaya cıkmıstı.. hatta kontrole alınan diger oyuncu mario kasun'un da doping sınırında oldugu raporlarla ortaya cıkmıstı..
bu seneye geri donelim
final serisinde 4e varan kazanıyor.. ilk 2 mac efes pilsen sahasında oynanıcak.. sonraki 2 mac fenerbahcenin sahasında.. sonra 1 efes 1 fener derken 4 galibiyet alan takım şampiyon olucak
1. mac 20 mayıs 2010 Ayhan sahenk spor salonu efes pilsen 62 - Fenerbahce 78
salon bostu.. zaten efesin seyircisi mi vardı ? fabrıkadan zorla maca getirilenler vardı.. ha bi de mac oncesi skorboardda 61 -16 yazıyordu.. 61 trabzonun , 16 da bursanın plaka numarası.. efes pilsen de bukalemungillere katılmıstı anlasılan..
maca 2 takım da kontrollu basladı.. fakat ilk periyodun ortasından sonra Fenerbahce savunma dozajını cok arttırdı ve ilk periyodu 21-9 bitirdi .. 2. periyod da karsılıklı hucumlarla gecince devre 44-27 bitti
tribunden bursa bursa sesleri yukseliyordu.. efes bi ara macı cevirir gibi oldu ama bu sırada da mirsad ve kinseyin etkili oyunuyla Fenerbahce farkı korudu ve macı da 78-62 kazandı.. 1-0 one geçti
2. mac 22 mayıs 2010 Ayhan sahenk spor salonu efes pilsen 73 - Fenerbahce 64
bu sefer mac cumartesiydi.. salon biraz daha kalabalıktı.. efes ilk mactan dersler cıkarmıs.. Fenerbahce ise biraz daha rahattı.. ilk mactaki yuksek 3 sayılık yuzdesini bu sefer yakalayamıyordu Fenerbahce.. mac surekli kafa kafaya gitti ama sonralara dogru 4. periyotta ermalın basketleriyle efes kazanmasını bildi..
bu arada efesin sportmenliği devam ediyordu!!! Salondan önce Efesliler çıkartılırken, Fenerbahçe seyircisi uzun süre bekletilmelerine tepki gösterdi. Yüksek sesle müzik çalınması da sinirleri iyice gererken, emniyet güçleri ile taraftarlar tartıştı. Soyunma odasından gelen Damir Mrsiç ve Şube Direktörü Nedim Karakaş , olayların büyümesini önlerken, sarı-lacivertli taraftarlara karşı takınılan tutum tepki çekti.
3. mac 25 mayıs 2010 Abdi ipekçi spor salonu Fenerbahce 72 - Efes pilsen 70
seri bu kez abdi ipekçiye tasınmıstı.. gecen sene burda oynanan macları efes kazanmıstı.. bu sefer Fenerbahce gecen sene yaptığı hataları yapmıycaktı.. tribunler dolmustu.. herkes yerini alıp gecen senenin intikamını almak istiyordu.. maca gercekten Fenerbahce cok hızlı basladı ve bır anda durum 9-0 oldu.. daha sonra 2. periyotta 16 sayıya kadar farkı acmıstık.. daha sonra efes , ozellikle keremin etkili oyunuyla farkı eritti.. daha sonra taraftar destegıyle beraber son perıyodun son dakıkasına 2 saytı farkla onde girdik.. son hucum efesteydı.. ender içeri girip turnıke bırakırken mirsadın bloguyla top dısarı cıktı ve mac sona erdi.. seride durum şimdi 2-1di
4. mac 27 mayıs 2010 Abdi ipekçi spor salonu Fenerbahce 85 - Efes pilsen 79
tribunler bu sefer de tamamen doluydu.. ama Fenerbahce bu sefer maca kotu baslamıstı. trıbunlerde bır kısım taraftar yonetıme futbol macı sonrası olaylardan dolayı hapse atılan 7 kısı hakkında protesto duzenlıordu kı bunun da zamanı bence bu zaman degıldı. bu takımı cok etkılemıstı.. . efes sayıları buluyordu.. ozellıkle 3 sayı atıslar patır patır dokuluoyordu.. devre de 10 sayı farkla bıtmıstı.. ama devrede bı degısıklık olmamıstı.. 3. ceyregın basında 5 dakıka dolarken fark 17 sayı efes lehıne olmustu.. bu dakkadan sonra alınan bır mola .. tam saha pres ve taraftarın son bır uyanısı sayesınde efes ust uste 3 top kaybettı, bunları fenerbahce emır prezlıc ve kınseyın sayılarıyla gecınce fark bı anda 9 sayıya ındı.. taraftar daha da ateslendı ve macın bıtımıne 2 dakıka kala fenerbahce one gectı.. bu andan sonra efes antrenoru yıne cırkeflık yapmaya basladı ve hakemlerle ugrasmaya devam ettı .. fener taraftarının da buna tepkısı agır olnustu..gecen senekı dopıng olayına gonderme yaparak ergın atamanı kızdırıolardı.. mac bıttı bu macı da kazandık ama mac sonunda ergın ataman yıne ortamı gerıyordu.. yenılgıyı hazmedemeyen bırı olarak , twıtter hesabından Fenerbahceye gondermelerde bulunuyordu aklınca..
5. mac 30 mayıs 2010 Ayhan sahenk spor salonu efes pilsen 83 - Fenerbahce 79
bugun fenerbahce kazanırsa sampiyon olucaktı.. efes kazanırsa seri tekrar abdi ipekciye tasınıyordu.. efesın son sansı oldugundan daha sert savunma yapıolardı.. Fenerbahce de aynı sertlıkle karsılık verıyordu.. artık hataya yer yoktu.. bu serı burda bıtmelıydı.. mac boyu karsılıklı basketlerle gecıldı.. cok ekstra bısey olmadı.. basıt ve kucuk hatalar macı efese getırdı. ama mac boyunca konusulan tek sey efes antrenoru ergın atamanın fenerbahce taraftarını hakemlere sıkayet etmesıydı.. gercekten komık bı durumdu ve ergının acızlıgının gostergesıydı..
6. mac 2 haziran 2010 Abdi ipekçi spor salonu Fenerbahce 76 - Efes pilsen 51
serinin 6. macı.. kazanırsak sampiyonduk.. tribunler tıklım tıklım.. ve maca öyle bir basladık ki daha ilk periyotta durum 32-10du.. ergin ataman sinirinden kenarda kuduryordu.. sürekli hakemle ugrasıyordu.. o ugrastıkca da biz de onla ugrasıyorduk.. ergin ataman doping yapsana !! macın cok bir yorumu yoktu.. fenerbahce ezip gecti.. sampiyon oldu
bu sampiyonluk cok onemliydi.. herkes için onemliydi.. tribundekiler , sahadakiler , kenardakiler için onemliydi.. efesi tutan bukelamun kardesler için onemliydi.. kupa damirin ellerinde.. o hep bizim yuregimizde.. bu takım cok seyi hakediyor.. en cok da kupayı , kupaları
helal olsun cocuklar..
21 Mayıs 2010 Cuma
''geçmiş zaman olur ki '' bölüm 1 - oyunlar
bu yazımda da ; cocuklugumuzdaki oyunlardan bahsedicem
kick-off
Kick Off, 1980 'li yılların sonunda çıkan 2 boyutlu bir futbol oyunudur. tepeden görünen kafalar ; cok zor bir top kontrolu oyunu zorlastırırdı.. ama bir de gol atınca sevinç hep aynı.. gözlerimiz etrafı yeşil görene kadar bu oyunu oynardık.. hiç bıkmadan , sıkılmadan.. tek amac sampiyon olmak !!
street fighter
capcom şirketinin Ağustos 1987'de ilk olarak piyasaya sürdüğü ve geniş bir oyuncu kitlesini peşinden sürükleyen video oyundur. Oyun 1991 yılında çıkan (Street Fighter 2) adlı versiyonla bütün dünyada patlama yapmıştır... ken , ryu , zenga , .. hatırlar gibi oldunuz dimi ? her yerde bu cılgınlık vardı.. aduuukeet diye birbirimize birseyler atardık .. tep tep tuuket .. butun atari salonları agzına kadar dolar , içerdekilerin yarısından fazlası bu oyunu oynardı.. amac , m. bisona karsı son macı kazanmaktı tabi..
tetris
cocukluk dedim ama bircogunuzun hala ; ''ben şimdi bile oynuyorum'' dediğini duyar gibiyim . yukarıdan gelen kutuların , cubukların , farklı sekillerin duzenli sekilde dizilmesi ve hiçbir boşluk kalmadığında patlayıp diğer parcalara yer acıldığı için sevindiğimiz oyun.. 1985'de Rus bilgisayar mühendisi Aleksey Pajitnov tarafından bulunan zekaya yönelik bir platform oyunudur..
Super Mario, oyun firması Nintendo tarafından 1980'li yıllarda piyasaya sürülen bir video oyununun baş kahramanıdır. Bu isim aynı zamanda ilk Mario oyunu olan Super Mario Brothers ile de özdeşleşmiştir. kardesinin adı da luigi .. oyunun aslı nintendonundur ama internette cok sayıda kacak versiyonu bulunmaktadır.. sevgilisini kurtarmak isteyen marionun macerasıdır bu oyun .. hepimiz bu oyun basında level atlamak ugruna game boylarımızı kırmayla karsı karsıya gelmişizdir
pacman
Pac-Man Namco tarafından yapılmış bir arcade oyunudur. 1980 yılında çıkmış ve kısa sürede popüler bir oyun olmuştur. kahramınımız pac-man kutucukları yerken bir yandan da hayaletlerden kacıyor , oyunun kenarlarında bulunan buyuk noktalardan yediğinde hayaletleri de yiyebiliyor.. cok basit kuralları olmasına ragmen milyonlarca hayranı olan bir oyun.. 21 matısta google tarafınfan anasayfada oynatılmıstır
güzel yıllardı.. eglenceliydi..
birdahaki sefere başka bir konuyla , ilerde ise gecmiş zaman olur ki'nin 2. bölümüyle burada olucam
görüşmek üzere..
11 Mayıs 2010 Salı
bir şampiyonluk hikayesinden cok daha fazlası...
cok sıkıntılı bir haftaydı , canım cok sıkkındı.. o haftasonu da sampiyonluk macı vardı ama pek de cekmiyordu.. sanki birseyler olucagı içime dogmustu
sabah kalkmıstım.. üstümü degişip arkadasımla bulustum.. dogru havaalanına .. ordan da denizliye... tarih 14 mayıs 2006.. havaalanında küçüklükten beri tanıdığım dennisi görmüştüm.. o da askerdi.. izne gelmişti tekrar geri dönüyordu.. ayaküstü biraz sohpet.. sonra ucaga bindik.. makaralar , eglenceler , içkiler devam ediyordu .. ligin son macıydı.. sampiyonlugu almaya denizliye gidiyorduk..
denizliye varmıstık .. hava cok sıcaktı.. ama pek de alısık olmadıgım bir durum vardı.. garip bişi.. havaalanından bizi alan otobüsle yemek alanına vardık.. burda tezahuratlar ve içkiler devam.. artık herkes yavas yavas sampiyonluk havasına girmişti.. ordan yavas yavas stadın yolunu tuttuk.. içeri giriş kuyruguna girdik.. staddaki yerimizi aldık.. denizli halkının bizi pek sevmediği aşikardı.. yaptıkları , bagırdıkları pek de misafir perver olmadıklarının kanıtıydı .. ilk yarıda 2-3 etkili atak vardı sadece o kadar.. 2. yarı baslarken tribünlerden gelen mesalelerle mac durdu.. sonra yıne basladı.. tekrar mesaleler atıldı.. 3 dakkada bir mac duruyordu.. hakem de buna musade edıyordu.. bı turlu oynamaya izin verilmiyordu.. durum 1-1 olmustu ve artık mac izlemek yerine dua ediyordu herkes.. son dakikada appiahın vurusu diregin yanından giderken bugun hala o kare gözlerimin önünde ..
mac bitti sampyonluk gitti.. veya calındı.. top oynanmasına izin vermeyen Selcuk dereli.. o meshur tezahuratın intikamını alıyordu.. ve almaya da devam edicekti.. dönüş yolu tam bir eziyetti.. bu kadar acı bu kadar üzüntüyü anlatıcak , tarif edicek kelime yoktu..
1 sene sonra , tarih bu sefer 13 mayıs 2007.. 100. senemiz .. ama işler son 1 aya kadar pek de parlak gitmiyordu.. 1 hafta evvel beşiktası inönüde yenmiştik.. cezamız sebebiyle trabzon macını izmirde oynıcaktık.. izmirde de pek güzel anılarımız yoktu.. gecen sene orda kupa finalini kaybetmiştik.. sabah kalkıp yola koyulduk.. bu sefer ucagımız sabıha gokcenden kalkıyordu.. havaalanına vardık.. girip yaptık.. ucagımıza binip izmire vardık.. aynı gün cumhuriyet mitingi de alsancakta kordondaydı.. heryer kırmızı beyaz ve sarı lacivertti.. kordonda içiyoruz.. sarkılar söylüyoruz, tezahuratlar falan filan derken stada dogru yol alma vakti gelmişti.. yalnız aramızda pek ayık insan da yok gibiydi
stada vardık.. yerimizi aldık ..izmirde 80 bın kısı bekliyor.. ama daha macın basında 1 gol yedik.. cok gecmeden beraberiği yakaladık.. ama ilk yarının sonralara dogru 2. golu yedik.. devre arasında hep o soru vardı.. acaba yine mi ? tekrar olur mu ? bu sefer de basımız önde dönermiyiz
2. yarı basladı .. atak atak üstüne ama gol yok.. yer degiştirmeler .. dualar .. olmuyor olmuyordu.. derken herkes son nefesini vermişcesine saldır Fenerbahce diye bagırıyordu.. dakikalar 75ıle 80 arası oldugunda penaltı oldu.. alex topun basındaydı .. ama topu dısarı attı.. herkes haykırmaya devam edıyordu.. cocuklar inanın .. inanın cocuklar demeye.. güzel günler görecegiz i güneşli günler demeye.. bu sefer inanıyordu herkes.. bişi olucaktı ve kazanıcaktık.. bu sefer olmazdı.. daha sonra öğrendiğim kadarıyla evde annem dua ediyormus.. niso bu sefer de eve aglayarak dönmesinn , bu sefer kazansınlar diyordu.. halbuki galatasaraylıydı.. dakikalar 85 oldugunda Fenerbahce golu buldu.. durum 2-2 oldu.. aynı anda sivas da galatsaray karsısında golu buldu.. bize beraberlik bile yeter olmustu.. son 5 dakika.. herkes haykırmaya baslıyordu.. bu sefer olucaktı..
mac bitti .. Fenerbahce sampiyondu.. mac sonunu havaalanına donusu , ordan istanbula dönüşü orda yasananları anlatmaya kalksam saatlerce yazarım.. askerlik anılarından beterdir.. eve geldigimde tarih 14 mayıstı.. gecen sene 14 mayıs 2006da neler yasanmıstı.. 14 mayıs 2007de ise neler.. gece gunduz farkından cok daha farklı!..
bu basit bir sampiyonluk degildi.. gecen seneki 14 mayısta yasanan travmanın , hayal kırıklıgının , üzüntünün , çökmüşlüğün dibe vurulmuslugun da dibinden zirveye cıkıs macıydı bu.. biz en zor olanı basarmıstık..
amerikalı efsane koc rudy tamjonavicin bir sozu vardır ... Never Underestimate The Heart of A Champion. asla bir sampiyonun yüregini hafife alma!..
Fenerbahcede işte bu yürek vardı.. küllerinden doğmak , tam bitti derken bi daha düzelemez derken tekrar zirveye cıkma hikayesidir bu
bu hafta bir sampiyonluk macı daha var.. cok uzatmadan sunu söyliycem.. ligdeki 17 takım da Fenerbahcenin karsısında.. Fenerbahce kimle oynarsa onu tutuyor herkes.. bukalemun gibiler .. sampiyonluk sayımız 17 .. bize dusman olanların sayısı 17
Fenerbahce bu hafta ''1'' koyucak ''18'' olucak !!
5 Mayıs 2010 Çarşamba
köprülerde
çoğumuzu köprüleri kullanıyor .. yogunluk durumuna göre bazen 1.köprü bazen de 2.
bugün size köprülerde geçen olayları anlatıcamm.. biraz da gözüme carpan yanlışlıkları
1. köprüden gecerseniz genelde kgsi olmayan insanların birbirinden kgs istediklerini görürsünüz.. halbuki hemen yanda kgs dolum yeri var.. madem kgsen yok neden insanları esir alıyorsun.. bekle yan tarafta , doldur kgsni ondan sonra nereye gecersen gec
2.köprüde ise durumlar farklı
orda durum tam tersi.. kgs sırası genelde boş , ogs sırası dolu.. kgs sırasının bos olmasının sebebı de yolda kgs kiralayanların olmasıdır belki de. kgs kiralayanlar , meyva satanlar , köpük çıkartan oyuncak satanlar.. sanırsınız ki panayı alanına geldiniz.. halbuki oranın istanbulun en önemli yerlerinden biri.. oradaki trafik akışı bütün istanbula etki ediyor
hemen yanında da karyolları müdürlüğü var.. pencerelerinden baksalar bunları görücekler.. ama bakmıyorlar.. veya bakınca görmüyorlar.. ülkemizin en büyük sorunlarından biri .. bakan değil gören gözlerin eksik olması
günün birinde gişeleri alıp götürcekler , ruhları bile duymayacak ..
-adamın teki muz satıyor
-muz kaça ?
-1 lira abi
-peki , ver 5 tane.. 2 tane de hediye ver
-abi olmaz , kurtarmaz
-ya kurtarır ayagımız alıssın hep geciyorum burdan..
basladılar sohpete.. acelesi yok arkadakiler alısverişinizi beklerler
bunları engellemek için ya çok sıkı denetim yapmları gerek.. ya da daha mantıklı çözümler
mesela en son kgs icin 3,75 ogs için de 3 tl yaptılar geciş ucretlerini.. koprudeki trafiği hafifletmek için , ogsye tesvik için ..
ama bugun ogs almak için de önce 40usd veriyorsunuz. yani 80 defa geiceksiniz ki amorti edebileceksiniz.. haa bu arada ogs kazara okumaz falan ceza gelebilir o ayrı veya ogsnin pili bitti degiştirmek istediniz.. o zmn pil yok, yeni ogs alıcaksınız..
bu ogsler akbil gibi olsa , herkeste bir tane olsa.. kimse dur kalk yapmadan hemen gecse olmaz çünkü..
aslında devlet büyüklerinin yolundan gidersek en mantıklı çözüm nedir ?
memlekette egitim sorunu mu var ? bütün okulları kapayın ortada okul kalmadığından sorun da olmaz!
kapatın köprüleri ortada kgs , ogs , trafik , seyyar satıcı sorunu morunu kalmaz
o zaman siz kalın saglıcakla!..
bugün size köprülerde geçen olayları anlatıcamm.. biraz da gözüme carpan yanlışlıkları
1. köprüden gecerseniz genelde kgsi olmayan insanların birbirinden kgs istediklerini görürsünüz.. halbuki hemen yanda kgs dolum yeri var.. madem kgsen yok neden insanları esir alıyorsun.. bekle yan tarafta , doldur kgsni ondan sonra nereye gecersen gec
2.köprüde ise durumlar farklı
orda durum tam tersi.. kgs sırası genelde boş , ogs sırası dolu.. kgs sırasının bos olmasının sebebı de yolda kgs kiralayanların olmasıdır belki de. kgs kiralayanlar , meyva satanlar , köpük çıkartan oyuncak satanlar.. sanırsınız ki panayı alanına geldiniz.. halbuki oranın istanbulun en önemli yerlerinden biri.. oradaki trafik akışı bütün istanbula etki ediyor
hemen yanında da karyolları müdürlüğü var.. pencerelerinden baksalar bunları görücekler.. ama bakmıyorlar.. veya bakınca görmüyorlar.. ülkemizin en büyük sorunlarından biri .. bakan değil gören gözlerin eksik olması
günün birinde gişeleri alıp götürcekler , ruhları bile duymayacak ..
-adamın teki muz satıyor
-muz kaça ?
-1 lira abi
-peki , ver 5 tane.. 2 tane de hediye ver
-abi olmaz , kurtarmaz
-ya kurtarır ayagımız alıssın hep geciyorum burdan..
basladılar sohpete.. acelesi yok arkadakiler alısverişinizi beklerler
bunları engellemek için ya çok sıkı denetim yapmları gerek.. ya da daha mantıklı çözümler
mesela en son kgs icin 3,75 ogs için de 3 tl yaptılar geciş ucretlerini.. koprudeki trafiği hafifletmek için , ogsye tesvik için ..
ama bugun ogs almak için de önce 40usd veriyorsunuz. yani 80 defa geiceksiniz ki amorti edebileceksiniz.. haa bu arada ogs kazara okumaz falan ceza gelebilir o ayrı veya ogsnin pili bitti degiştirmek istediniz.. o zmn pil yok, yeni ogs alıcaksınız..
bu ogsler akbil gibi olsa , herkeste bir tane olsa.. kimse dur kalk yapmadan hemen gecse olmaz çünkü..
aslında devlet büyüklerinin yolundan gidersek en mantıklı çözüm nedir ?
memlekette egitim sorunu mu var ? bütün okulları kapayın ortada okul kalmadığından sorun da olmaz!
kapatın köprüleri ortada kgs , ogs , trafik , seyyar satıcı sorunu morunu kalmaz
o zaman siz kalın saglıcakla!..
3 Mayıs 2010 Pazartesi
şarkıcılar ve değişen tarzları
nedendir anlamıyorum , göz önündeki sarkıcıların çoğu konuştukları yaptıkları çoğu şeyi inkar edermiş gibi hareekt ediyorlar
bu kadının sesi inanılmaz güzel.. önceleri sezen aksunun yanında vokalistti.. sonra kendi basına album cıkardı.. pop söyledi.. balansta kendini daha iyi ifade ettiği yabancı sarkılar söyledi.. 80leden 90lardan sarkılar ve insanalr onu hep öyle tanıdı
ama şimdi ne oldu ? arabesk sarkılar söylemeye basladı.. bir arabesk sarkılar albümü çıkardı.. anlamadığım nokta , madem sen de düzene uyucaktın neden öyle beylik laflar söyledin .. şimdi tükürdüğünü yalamış oldun.. sen git popçuyum diye geçin ondan sonra çık arabesk söyle..
sertab erener,
başlarda özlem tekn , sebnem ferahla beraber bir grupları vardı.. rock söylüyorlardı.. sonra sezen aksu destegiyle pop söylemeye basaldı, herkes onu tanıdı cok meshur oldu .. baktı sonra ben oldum dedi eskiye özüne döndü.. rock albumu cıkardı.. bi baktı ki kimse onu dinlemiyor.. iş tutmadı.. eskiye döndü pop söyledi.. sonra eurovision falan derken tekrar zirveye cıktı.. bu sefer de yabancı sözde türkü albumu cıkardı.. yine kimse almadı , cogu kimsenin haberi bile olmadı.. sonra tekrar bir donus 2 single ..tekrar zirve! rüzgar nereye savurursa..
burak kut ;
ilk albumuyle parladı.. heryerde onun ismi anıldı.. sonra o da kendi istediğini yapmak istedi.. rock söyledi.. ama o da cuvalladı.. bi anda kimsenin aramadığı sormadığı biri oldu..sonra pop albumu cıkardı ve tekrar zirveye cıktı
2000 yazıydı yanlıs hatırlamıyorsam , her yerde o calıyordu .. nereye gitseniz o vardı.. sonra kırmızı albumuyle basarısını pekiştirdi.. ama sonra ne olduysa birden bire kendini elektro müziğe verdi.. pop söyleyenler bakbal sarkıcısı oldu!.. peki şimdiki albumunde tekrar popa dönen hande için ne demeli ? onu da siz bulun aldık..
yaşar ;
yıllar önce muazzez ersoy için sürekli best of veya nostalji albumleri cıkartıyor.. nereye kadar bu böyle demişti.. o da bi best of bi de akustik albumu cıkartarak sözünü yemiş oldu
liste böyle uzar , gider
asıl olan bu göz önündeki insanların biraz güçlenince nüfuz sayıbi olunca neler yaptıkları ve sonra onu kaybedince tekrar nelere döndükleridir..
bi cem karaca öyle mi ? rockla basladı öyle bitirdi.. barıs manco aynen ,
bunlar sacları uzun diye , gencliklerinde dayak ble yedi .. ama sevdikleri işten , hayallerinden vazgecmediler.. bugun hala seviliyorlar..
cunku asıl olan içtenliktir.. insanlar onu görürse gercekten inanınr , sever ve alkışlar
Etiketler:
barış manço,
burak kut,
hande yener,
müzik,
pop,
rock
29 Nisan 2010 Perşembe
..dance me to the end of love..
hayatın her anı yeni olaylarla doludur.. bizi sevindiren gelişmelere mucize hoşumuza gitmeyenlere de kötü şans deriz
benim de bir mucizem var
böyle güldüğünde sanki masmavi bir denizin ortasında , parlayan altın sarısı bir güneş gibi..
sarılınca aldınız mutlulugun tarifi yok.. hani kahve içmeden önce eşsiz bi koku alırsınız ya ondan bile daha güzel
tabiki her zaman gülmek olmaz
bazen de gözyaşı ve öfke de olur.. olsunn
çok büyük bi fırtınadan sonra gökkuşağı olur ya.. onu düşünüyorsun hemen ardından bir gökkuşağı cıkıcakmış gibi bekleyip ona ulasıyorsun
gökkusağının dibindeki altın kasesinden daha değerli çünkü..
alışveriş yaparken illaki reklamını yaptığı bir markayı ararsınız
ofise gelen minik bir süprizle kocaman bir sevinç yaşarsınız
çoooooook sevdiğiniz bir sarkıyı hemen ona gönderirsinizz
O'nun hediyelerini sürekli gözünüzün önünden ayırmazsınız.. hep bakarak O'nu hatırlarsınız...
yolda gökküşagı görüp hemen O'na yollarsınız çünkü onla paylaşmak en güzelidir...
herkes için farklıdır .. ben burdan ''aşk '' derim siz ordan farklı şeyler söylersiniz
siz ordan ''aşk'' dersiniz , ben burdan tek bir sey... ''O'' nu söylerim
26 Nisan 2010 Pazartesi
alacakaranlık da tv dizisi olsun kıvanc tatlıtuğ oynasın
bu aralar her romandan bir dizi yapılıyor
aşk-ı memnu , yaprak dökümü , hanımın çiftliği
bir de bir kitaptan esinlenerek yapılanlar var
ezel gibi
hiç dusundunuz mu bunlar neden oluyor ?
bişey uretememekten.. yeni birseyler yaratmak yerine hazıra konmaktan veya kucukken okullarda veya hayatımızın her evresinde kitap okuma alıskanlıgı olmamasından kaynaklanıyor
siz cocuk yaslarda bu romanlardan birini okusaydınız bugun her hafta hayretler içinde ve büyük haranlıkla belki de bu dizileri izlemezdiniz.. çılgınca her yerde bu diziler konusulmazdı..
yurt dısında bu iş nasıl ?
bir kitabın tv dizisi yapılıyor mu ? arastırdıgım ve bildiğim kadarıyla sadece filmler yapılıyor.. o da belli kurallar karşılığında.. kitaba cok sadık kalınarak, çok ekstra bir sey katmadan.. kitapta yaratılmak istenen dünyaya paralel bişeyler .. amaç kitaba bi görsellik katmak hepsi bu
mesela dusunun ki harry potter ulkemızde tv dizisi olucak.. cocuklar duymasındaki havucu bu rol için dusunurler.. ilk bolum baslar.. büyücülük okuluna giderken , oglum bak arka koltukta otur , ve 18 yasına gelmeden telefon cok sakıncalı .. cocuk , supurgeyle ucabiliyor ama telefon kullanması yasak. böyle de birsey olurdu.. bizde bu da var çünkü , illa bi mesaj verilecek
ezel ilk cıktıgında ne müthiş adamlar, vay be ne gzel yazıyorlar gibi konusmalar dönüyordu.. yalnız bir parcacık bilen insanlar hemen gercegi ortaya cıkarmıslardı.. hikaye monte kristo kontuna ait , diziye insanları baglayan şiirler veya hikayeler ise nazım hikmet , ömer hayyam , oscar wilde gibi şairlere ait .. yani senaristlerin cok bir katkısı yok
bu romanların tanıtımı yapılıyor , insanlar bu sayede kitaplarda olanları biliyor diyenler de olabilir..
ama burda yanlıs olan bütün bunlardan sonra ortaya cıkıp da senarist diye gecinenlerde.. sen git kitabı romanı al diziye uyarla ondan sonra da senaristim ben diye gez
bi kahve içme sahnesi 10 dakka olsun , 10 dakka da romandan biseyler sun , gerisi hava civa.. evi dıstan göster , arabanın içine bi bakıs , kıyafetlere zoom yapılsın.. ondan sonra halil ziya usaklıgilin ölümsüz eserinden diye basla reklamlara
bence türk senaristler en kısa zamanda alacakaranlıkı da dizi yapmalı .. koyarsın kıvanc tatlıtugu ondan sonra lafontaineden masallar anlatsan bize zaten roman gelir...
Etiketler:
aşkı memnu,
diziler,
ezel,
kıvanç tatlıtuğ,
niso
22 Nisan 2010 Perşembe
sokaklarda
sokaklarda basımızdan geçenlere soyle bir bakalım
istanbuldaki en büyük sorunlardan biri de otopark sorunu
her sokak , her cadde parsellenmiş . bu kadar araba nerde bekliycek nerde park edecek ?
ornegin bizim sokakta 2 tane dukkan var.. 1 tane kargo şirketi bir tane de parke satan bir yer..
kargo şirketi 3 arabalık yer tutuyor , parke şirketi de 3 arabalık.. aksam 7den sonra eve dönüyorum bi bakıyorum oralara saksılar konulmus, demir cubuklar yerlestirilmiş.. sanki babasının malı da yolu parselliyor . her aksam tartısıyorumm.. abi mal gelicek o yüzden koydum.
her aksam sikayet edıyorum ertesi gun kaldırılıyor ama 1 hafta sonra tekrar demir cuubuklar koyuluyor..
mesela biryere gittin, arabayı da gittigin yerin valesine veriyorsun.. o da gidip kotu bir yere arabayı bırakıyor.. 2 hafta sonra eve ceza geliyor.. valeye verdigin paraya mı yanarsın , odiycegin cezaya mı yanarsın , haksızlık yuzunden canının yandıgına ve birsey yapamayacak olmana mı yanarsın.. yanarsın da yanarsın!!!
diğer bir konu kaldırımlar ;
artık kaldırımlar gayet geniş ; sokak aralarında bile 1-1,5 metre genişliğinde kaldırımlar var nerdeyse.. ama yolun ortasından yürümeye alısmısız.. yahu sana koca kaldırım yapmıslar , neden yürümüyosun ordan ? sonra kornaya basınca veya camdan kenara cekil diye bagırınca da kavga cıkıyor.. ne olur 2 dakka beklesen diye cevap alıosun.. sen kaldırımdan yurusen ne olur ?
ben kaldırımdan mı gidiyorum ki sen yolun ortasından gidiyosun ?
karsıdan karsıya gecerken ışıklara aldırış etmeyiz.. yayalara kırmızı yanar ama aradan hep birileri çıkar koşa koşa karsıya gecmek ister.. cok acelesi var ya.. seytanla yarısıyor!! bi de bu tiplerin eli hep cebindedir.. aman istifini bozma elini cebinden cıkarma , yukardan mobese kameraları cekerken manken gibi gozuk!!
koyden sehirlere goc etmenin belki de en kotu yanı bu.. insanlar kendılerını koylerınde sanıyor olabilirler.. ama burası buyuksehir. kuralları var. herkes kendi kafasına estigi gibi yasayamaz
toplumda birbirimize saygı cok onemli
özgürlük ve cumhuriyet onemli seyler ama taa ki baskasının ozgurlugune engel oluncaya kadar!!!
Etiketler:
ceza,
kaldırımlar,
otopark,
saygı,
sokak
19 Nisan 2010 Pazartesi
balık hafızalılara !
derbiye bi de benim gözümle bakalımm
hafızaları tazeleyelimm
bi kere önceliklee ;
son 10 tane Fenerbahce - beşiktas macının 8 tanesini Fenerbahce kazanmıs.. yani ezici bi üstünlüğümüz var
macta olan olaylara bakınca herkes bi anda fair play düşünür olmus
1- bilicanın olayı :
ne yapmıs bilica ? penaltı yaptırmıs.. hakem penaltıyı calmıs.. sonra sinirinden gidip penaltı noktasını kazmıs.. vay efendim bilica fenerden atılmalıymıs..
ispanyanın en büyük oyuncularından , su an liverpoolun yıldızı fernando torres , man utd macında aynısnı yapmıstır.. hala da dunyanın en büyük oyuncularından biridir..
bugun besiktas yoneticileri cıkıp bu dunyada ilk kez yapılmıstır.. böyle birsey dunyada olmamıstır demek ancak futbol cahilliğidir.. büyük ayıptır
2 - tribundeki terbiyesizler
beşiktas tribunundeki 1 sahsiyet!! , cinsel organını Fenerbahce tribunune dogru gosteriyor.. ne polis ne de ordakiler bir tepkide bulunmuyor.. besiktaslı durusu boyle bişi olsa gerek.. ama konusulan bilicanın penaltı olayı.. bu olay konusulmuyor!!
3- federayona yapılan elestriler
bes , altı senedir fenerbahcenin hakemler hakkında eleştrisi var.. en cok da canı yanan klup bizlerken sürekli bizlerle federasyonu beraber ananlar var.. bugun de o klupler federasyonu istifaya cagırıyorlar.. bizler bunu yaparken sizler paper moonda beraber yemek yiyodunuz..
Fenerbahce 2006da kupa ve lig finali oynıyacakken , 10 günde 6s ve bjk ile 2 mac yapıcakken adnan polat ve yıldırım demiroren beraber yemek yiyolardı..
4- bjk - 6s macında yasananlar
bu yemegın hemen ardından gelen macta olanlar.. cordobanın eliyle topu rakıp takımın oyuncusunun ayagına atıp , dönüp o topun gol olması ve macı 6snin kazanması.. bunların hepsi tesadüf !!!
insanlar balık hafızalı olmıycakları
dünyaya kuş bakısı bakıp kuş beyinli olmamak lazımm
sen mac içinde herseyi yapıp ondan sonra bir pozisyona takılıp kalırsan hep
'' bu ''şekilde kalırsın..
hafızaları tazeleyelimm
bi kere önceliklee ;
son 10 tane Fenerbahce - beşiktas macının 8 tanesini Fenerbahce kazanmıs.. yani ezici bi üstünlüğümüz var
macta olan olaylara bakınca herkes bi anda fair play düşünür olmus
1- bilicanın olayı :
ne yapmıs bilica ? penaltı yaptırmıs.. hakem penaltıyı calmıs.. sonra sinirinden gidip penaltı noktasını kazmıs.. vay efendim bilica fenerden atılmalıymıs..
ispanyanın en büyük oyuncularından , su an liverpoolun yıldızı fernando torres , man utd macında aynısnı yapmıstır.. hala da dunyanın en büyük oyuncularından biridir..
bugun besiktas yoneticileri cıkıp bu dunyada ilk kez yapılmıstır.. böyle birsey dunyada olmamıstır demek ancak futbol cahilliğidir.. büyük ayıptır
2 - tribundeki terbiyesizler
beşiktas tribunundeki 1 sahsiyet!! , cinsel organını Fenerbahce tribunune dogru gosteriyor.. ne polis ne de ordakiler bir tepkide bulunmuyor.. besiktaslı durusu boyle bişi olsa gerek.. ama konusulan bilicanın penaltı olayı.. bu olay konusulmuyor!!
3- federayona yapılan elestriler
bes , altı senedir fenerbahcenin hakemler hakkında eleştrisi var.. en cok da canı yanan klup bizlerken sürekli bizlerle federasyonu beraber ananlar var.. bugun de o klupler federasyonu istifaya cagırıyorlar.. bizler bunu yaparken sizler paper moonda beraber yemek yiyodunuz..
Fenerbahce 2006da kupa ve lig finali oynıyacakken , 10 günde 6s ve bjk ile 2 mac yapıcakken adnan polat ve yıldırım demiroren beraber yemek yiyolardı..
4- bjk - 6s macında yasananlar
bu yemegın hemen ardından gelen macta olanlar.. cordobanın eliyle topu rakıp takımın oyuncusunun ayagına atıp , dönüp o topun gol olması ve macı 6snin kazanması.. bunların hepsi tesadüf !!!
insanlar balık hafızalı olmıycakları
dünyaya kuş bakısı bakıp kuş beyinli olmamak lazımm
sen mac içinde herseyi yapıp ondan sonra bir pozisyona takılıp kalırsan hep
'' bu ''şekilde kalırsın..
nazım hikmet - deniz gezmiş
bugün de yaşamında haksızlıklara uğramış , zarar görmüş ve bu sebeplerden dolayı öldürülen ama değeri sonraki nesiller tarafından anlasılan ve degeri verilen insanları konuşcaz
mesela nazım hikmet ;
şöyle bi şiirinden alıntı yapalım..
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de ..!
yazılarım otuz kırk dilde basılır
türkiyem'de türkçemle yasak !..
bu dizeler çoğu şeyi anlatıyor.. ne kadar evrensel bir adam olduğunu , bütün dünyanın onu tanırken ülkemizde vatan haini olarak gösterilmesi çok büyük bir kayıptır
ona sadece şair derseniz.. ve onun şiirlerini okursanız.. başka bir şair okumasınız.. sadece şair deyip geçmeyn.. hayatın ta kendisini anlatıyor..
ama t.c vatandaşı olarak değil çünkü vatandaşlıktan atıldı.
1938de hapse girdi.. ve o andan sonra şiirleri yasaklandı .. üşünce özgürlüğü o zamanlar da yasaktı!.. ta 1965e kadar ( ölümünden 2 yıl sonra) şiirleri yasaktı.. ancak o yıldan sonra şiirleri yayınlanmaya başladı..
yaşarken değeri bilinmeyen bu dünya insanı 2009ta tekrar vatandas olarak kabul edildi.. öldükten sonra , ülkeden kovulduktan sonra, yaşarken onu anlamayanlar öldükten sonra anlamıslardı
bir diğer kişi deniz gezmiş
üniversite okumus , dünya görüşü olan insanlara dayanılmayan o zamanlarda .. O da muhalif görüşüyle gençlere liderlik yapıyordu.. O da gençti.. kanı kaynıyodu.. ama sevmezler öylelerini , çünkü idare edemezler !!
12 Mart darbesinin ilk günlerinden sonra Yusuf Aslan ile birlikte Sivas'a gitmekteyken motosikletleri bozuldu. Bir ihbar sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada Aslan ile birbirlerini kaybettiler. Aslan o esnada, Gezmiş ise 16 Mart 1971 salı günü Sivas'ın Gemerek ilçesinde etrafı sarılarak yakalandı ve Kayseri'ye getirildi.
daha sonra ne mi oldu ?
İdam cezaları o zamanlar senato tarafından onaylanmak zorundaydı. İsmet İnönü "siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır" diyerek Bülent Ecevit ile birlikte red oyu kullanır. AP genel başkanı Süleyman Demirel ise infazdan yana oy kullanır. Olaydan 15 yıl sonra, Süleyman Demirel bir gazeteciye verdiği demeçte idamlar için:soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri yorumu yapar.Mahkumların özür dilemesi istenir. Hiç biri yaptıklarından özür dilemez. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ise idamları Onaylar
yaşarken değeri bilinmeyenler .. Onlar birer sembol! , özgürlüğün , hayatın , düşüncenin , insanlığın sembolü..!
mesela nazım hikmet ;
şöyle bi şiirinden alıntı yapalım..
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de ..!
yazılarım otuz kırk dilde basılır
türkiyem'de türkçemle yasak !..
bu dizeler çoğu şeyi anlatıyor.. ne kadar evrensel bir adam olduğunu , bütün dünyanın onu tanırken ülkemizde vatan haini olarak gösterilmesi çok büyük bir kayıptır
ona sadece şair derseniz.. ve onun şiirlerini okursanız.. başka bir şair okumasınız.. sadece şair deyip geçmeyn.. hayatın ta kendisini anlatıyor..
ama t.c vatandaşı olarak değil çünkü vatandaşlıktan atıldı.
1938de hapse girdi.. ve o andan sonra şiirleri yasaklandı .. üşünce özgürlüğü o zamanlar da yasaktı!.. ta 1965e kadar ( ölümünden 2 yıl sonra) şiirleri yasaktı.. ancak o yıldan sonra şiirleri yayınlanmaya başladı..
yaşarken değeri bilinmeyen bu dünya insanı 2009ta tekrar vatandas olarak kabul edildi.. öldükten sonra , ülkeden kovulduktan sonra, yaşarken onu anlamayanlar öldükten sonra anlamıslardı
bir diğer kişi deniz gezmiş
üniversite okumus , dünya görüşü olan insanlara dayanılmayan o zamanlarda .. O da muhalif görüşüyle gençlere liderlik yapıyordu.. O da gençti.. kanı kaynıyodu.. ama sevmezler öylelerini , çünkü idare edemezler !!
12 Mart darbesinin ilk günlerinden sonra Yusuf Aslan ile birlikte Sivas'a gitmekteyken motosikletleri bozuldu. Bir ihbar sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada Aslan ile birbirlerini kaybettiler. Aslan o esnada, Gezmiş ise 16 Mart 1971 salı günü Sivas'ın Gemerek ilçesinde etrafı sarılarak yakalandı ve Kayseri'ye getirildi.
daha sonra ne mi oldu ?
İdam cezaları o zamanlar senato tarafından onaylanmak zorundaydı. İsmet İnönü "siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır" diyerek Bülent Ecevit ile birlikte red oyu kullanır. AP genel başkanı Süleyman Demirel ise infazdan yana oy kullanır. Olaydan 15 yıl sonra, Süleyman Demirel bir gazeteciye verdiği demeçte idamlar için:soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri yorumu yapar.Mahkumların özür dilemesi istenir. Hiç biri yaptıklarından özür dilemez. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ise idamları Onaylar
yaşarken değeri bilinmeyenler .. Onlar birer sembol! , özgürlüğün , hayatın , düşüncenin , insanlığın sembolü..!
Etiketler:
deniz gezmiş,
hayat,
idam,
nazım hikmet,
niso
16 Nisan 2010 Cuma
40 dakikada 40 olay varken 90 dakikada 9 olay bile yok!
bugün de televizyonda yayınlanan dizilerden bahsedicem. gerek ülkemizde gerek de başka ülkelerde yayınlanan dizileri artık çok rahat bir sekilde izleyebiliyoruz..
ekranda birçok dizi var.. kacırdıklarımızı kaydedip daha sonra izliyoruz veya internetten izliyoruz
ülkemizde bircok dizi 90 dakika yayınlanıyor , reklamlar haric.. bir de bunlara reklamlar eklenince 2,5-3 saati bulan diziler var
acaba dünyada da böyle mi ?
örnegin ülkemizde de bircok hayranı bulunana lost , gossip girl , grace gibi diziler kac dakika .. 40 ( yazıyla kırk ) !!! bütün dünyayı kendine hayran bırakan bu diziler sadece 40 dakika ..
o zaman neden ülkemizde bu diziler bu kadar uzun ? tek bir cevap var.. ne kadar uzun sürerse o kadar reklam alınır , ne kadar reklam alınırsa o kadar para kazanılır..
yalnız minik bir ayrıntı ; o 40 dakikalık dizilerin kazancı 90 dakikalıklardan kat be kat daha fazla!!
90 dakikalık dizide neler oluyor ? 40 dakikada neler oluyor ?
90 dakikalık dizide , adam kahvesini içmeye baslıyor.. bu arada evde ben de kahve içmeye baslıyorum.. adam kahve fincanını inceliyor ; agzına götürüyor , içiyor .. bırakıyor ve camdan bakıyor.. sonra tekrar kahvesini alıyor içiyor yerine koyuyor .. bu sırada ben kahvemi bitirdim adam hala kahvesini yudumluyor.. bir kahve içmek dizide 10 dakika, bu kadar zaman gecti daha bir olay yok.. geriye kaldı 80 dakika !
reklamdan önceki son 30 saniyeyle reklam sonraki 30 saniye aynı .. bu şekilde de zaman kazanılmış oluyor..
dizinin kahramanı ekibiyle beraber sokagın basından yürümeye baslıyor , yürüyorlar yürüyorlar.. sokak bitti , sokağı dönüyorlar.. baska bir evin önüne gelip duruyorlar .. hadi içeri girelim diyip içeri giriyorlar.. bu sırada gecen süre 3 dakika ! metroya binsen mecidiyeköyden 4. levente gitmiştin!
sadece fragmanları izleyerek bile ülkemizdeki dizileri takip edebilirsiniz
diger tarafta ise sürekli bir aksiyon sürekli bir heyecan .. dizinin her sahnesinde yeni bişey öğreniyorsunuz .. sizi oradan oraya tasıyor.. bir süreklilik var.
yaptıgım bir arastırma su yönde
RTÜK'ün kararına göre diziler, 20 dakikada bir 7 dakikalık reklam kuşağına giriyor. 4 kere reklam arası verebilmek için her bölüm, 80-90 dakika süreli hazırlanıyor. Eğer kanallar dizi sürelerini 65 dakika ile sınırlarlarsa en fazla üç kere reklam arası verebilecekler. Dizinin maliyetini karşılamak için de reklam ücretlerini yüzde otuz artırmaları gerekecek. Bu da reklam verenlerin işine gelmeyecek.
bunun da cezasını çeken her zamanki gibi tüketici , yani bizler oluyoruz..
aynen keçi boynuzu yer gibi .. çignersin çignersin 2 gram agzında tat kalır.. aynı hesap, izlersin izlersin .. ancak dizinin sonunda bir gelişme olur ki haftaya da izleyesin!..
ekranda birçok dizi var.. kacırdıklarımızı kaydedip daha sonra izliyoruz veya internetten izliyoruz
ülkemizde bircok dizi 90 dakika yayınlanıyor , reklamlar haric.. bir de bunlara reklamlar eklenince 2,5-3 saati bulan diziler var
acaba dünyada da böyle mi ?
örnegin ülkemizde de bircok hayranı bulunana lost , gossip girl , grace gibi diziler kac dakika .. 40 ( yazıyla kırk ) !!! bütün dünyayı kendine hayran bırakan bu diziler sadece 40 dakika ..
o zaman neden ülkemizde bu diziler bu kadar uzun ? tek bir cevap var.. ne kadar uzun sürerse o kadar reklam alınır , ne kadar reklam alınırsa o kadar para kazanılır..
yalnız minik bir ayrıntı ; o 40 dakikalık dizilerin kazancı 90 dakikalıklardan kat be kat daha fazla!!
90 dakikalık dizide neler oluyor ? 40 dakikada neler oluyor ?
90 dakikalık dizide , adam kahvesini içmeye baslıyor.. bu arada evde ben de kahve içmeye baslıyorum.. adam kahve fincanını inceliyor ; agzına götürüyor , içiyor .. bırakıyor ve camdan bakıyor.. sonra tekrar kahvesini alıyor içiyor yerine koyuyor .. bu sırada ben kahvemi bitirdim adam hala kahvesini yudumluyor.. bir kahve içmek dizide 10 dakika, bu kadar zaman gecti daha bir olay yok.. geriye kaldı 80 dakika !
reklamdan önceki son 30 saniyeyle reklam sonraki 30 saniye aynı .. bu şekilde de zaman kazanılmış oluyor..
dizinin kahramanı ekibiyle beraber sokagın basından yürümeye baslıyor , yürüyorlar yürüyorlar.. sokak bitti , sokağı dönüyorlar.. baska bir evin önüne gelip duruyorlar .. hadi içeri girelim diyip içeri giriyorlar.. bu sırada gecen süre 3 dakika ! metroya binsen mecidiyeköyden 4. levente gitmiştin!
sadece fragmanları izleyerek bile ülkemizdeki dizileri takip edebilirsiniz
diger tarafta ise sürekli bir aksiyon sürekli bir heyecan .. dizinin her sahnesinde yeni bişey öğreniyorsunuz .. sizi oradan oraya tasıyor.. bir süreklilik var.
yaptıgım bir arastırma su yönde
RTÜK'ün kararına göre diziler, 20 dakikada bir 7 dakikalık reklam kuşağına giriyor. 4 kere reklam arası verebilmek için her bölüm, 80-90 dakika süreli hazırlanıyor. Eğer kanallar dizi sürelerini 65 dakika ile sınırlarlarsa en fazla üç kere reklam arası verebilecekler. Dizinin maliyetini karşılamak için de reklam ücretlerini yüzde otuz artırmaları gerekecek. Bu da reklam verenlerin işine gelmeyecek.
bunun da cezasını çeken her zamanki gibi tüketici , yani bizler oluyoruz..
aynen keçi boynuzu yer gibi .. çignersin çignersin 2 gram agzında tat kalır.. aynı hesap, izlersin izlersin .. ancak dizinin sonunda bir gelişme olur ki haftaya da izleyesin!..
Etiketler:
90 dakika,
aşkı memnu,
diziler,
lost,
senarist
15 Nisan 2010 Perşembe
kampanyalar
merhabalar ;
su günlerde her yerde bir kampanya var . kafanızı nereye çevirirseniz bir kampanya görüyorsunuz.. %50 inidirim , 3 al 1 öde , şimdi al 3 ay sonra öde ..
insan bunları görünce şunu sorguluyor .. ''acaba bu insanlar bizi çok mu seviyor''
gercekten de öyle mi acaba ?
çok mu seviliyoruz da bu kampanyaları yapıyorlar ?
veya zaten bizim üstümüzden o kadar kazanıyorlar ki arada sırada vicdanlarını rahatlatıyorlar.. veya eldeki mallarını bitiriyorlar
örneğin bir ucak firması 200tl ye sattığı bileti 49 tlye de satabiliyor .. asıl amac su degilmidir ?
bu firma 49 tlde kar ediyor ki bu işi yapıyor.. madem 49a kar edıyorsun neden 200 tlye bılet satıosun .. nedir bu olay ?
çok begendiginiz bi kazağın fiyatı bi bakıyosunuz %50 indirimli.. bu işte esas amac para kazanmak degil mi ? madem bunu bu fiyattan satabiliyorsun.. en basından satsana
biran evvel satıp , paraya cevirip yeni işler yapılsa .. hani su meshur reklam gibi.. alın verin ekonomiye can verin ..
internet üzerinden fiyatları artık yerinizden kalkmadan takip edebiliyorsunuz. örneğin aynı televizyon bi firmada 490tl iken diger firmada 600 tl , bir baskasında da 700 tl .. ama hepsinin de basında kampanyalı fiyatı diye yuazıyor.. bu nasıl bir kampanyaysa artık
benzin firmaları surekli poşet cay , bardak , tabak catal dagıtıyor.. bunlar para degil mi ? ben bunları istemiyorum ki.. benim evimde catal bıcagım var zaten.. ben sana benzin almaya gelmişim.. bana ucuz benzin ver yeter.. catalı bıcagı züccaciyeden alırım.. züccaciyeci de benzin kampanyası yapıcak mı cok merak ediyorum
bu ara cok gordugum baska birsey .. pesin fiyatına 12 taksit.. gidiyorsun yanına ben 12 taksit degil de tek çekim almak istiyorum diye soruyorsun.. fiyat bi anda %10 azalıyor.. hani peşin fiyatına 12 taksitti ? demek ki % 10 vade farkı koyuyorsun üstüne..
ben etrafımdaki insanlardan artık sunu görüyorum.. insanlar artık aptal değiller..
eski usul geride kaldı
biraz daha tüketiciye deger verin
görüşmek üzere
sevgiler
su günlerde her yerde bir kampanya var . kafanızı nereye çevirirseniz bir kampanya görüyorsunuz.. %50 inidirim , 3 al 1 öde , şimdi al 3 ay sonra öde ..
insan bunları görünce şunu sorguluyor .. ''acaba bu insanlar bizi çok mu seviyor''
gercekten de öyle mi acaba ?
çok mu seviliyoruz da bu kampanyaları yapıyorlar ?
veya zaten bizim üstümüzden o kadar kazanıyorlar ki arada sırada vicdanlarını rahatlatıyorlar.. veya eldeki mallarını bitiriyorlar
örneğin bir ucak firması 200tl ye sattığı bileti 49 tlye de satabiliyor .. asıl amac su degilmidir ?
bu firma 49 tlde kar ediyor ki bu işi yapıyor.. madem 49a kar edıyorsun neden 200 tlye bılet satıosun .. nedir bu olay ?
çok begendiginiz bi kazağın fiyatı bi bakıyosunuz %50 indirimli.. bu işte esas amac para kazanmak degil mi ? madem bunu bu fiyattan satabiliyorsun.. en basından satsana
biran evvel satıp , paraya cevirip yeni işler yapılsa .. hani su meshur reklam gibi.. alın verin ekonomiye can verin ..
internet üzerinden fiyatları artık yerinizden kalkmadan takip edebiliyorsunuz. örneğin aynı televizyon bi firmada 490tl iken diger firmada 600 tl , bir baskasında da 700 tl .. ama hepsinin de basında kampanyalı fiyatı diye yuazıyor.. bu nasıl bir kampanyaysa artık
benzin firmaları surekli poşet cay , bardak , tabak catal dagıtıyor.. bunlar para degil mi ? ben bunları istemiyorum ki.. benim evimde catal bıcagım var zaten.. ben sana benzin almaya gelmişim.. bana ucuz benzin ver yeter.. catalı bıcagı züccaciyeden alırım.. züccaciyeci de benzin kampanyası yapıcak mı cok merak ediyorum
bu ara cok gordugum baska birsey .. pesin fiyatına 12 taksit.. gidiyorsun yanına ben 12 taksit degil de tek çekim almak istiyorum diye soruyorsun.. fiyat bi anda %10 azalıyor.. hani peşin fiyatına 12 taksitti ? demek ki % 10 vade farkı koyuyorsun üstüne..
ben etrafımdaki insanlardan artık sunu görüyorum.. insanlar artık aptal değiller..
eski usul geride kaldı
biraz daha tüketiciye deger verin
görüşmek üzere
sevgiler
önsöz
merhabalar ;
bu blogu açmamdaki amac hayata dair yasadıklarımı , günün her saatinde sizlerle paylaşmamdır.. bazen olur olmaz herseye verdigim tepkiler , o konular hakkında düsüncelerimi bu blog sayesinde sizlerle paylaşıcam
gündeme ait ne varsa yazıcam
sinirlendim mi , sevindim mi .. her ne varsa yazıcam..
eminim yazılarımı begeniceksiniz , katkılarda bulunucaksınız
herkese mutlu günler
bu blogu açmamdaki amac hayata dair yasadıklarımı , günün her saatinde sizlerle paylaşmamdır.. bazen olur olmaz herseye verdigim tepkiler , o konular hakkında düsüncelerimi bu blog sayesinde sizlerle paylaşıcam
gündeme ait ne varsa yazıcam
sinirlendim mi , sevindim mi .. her ne varsa yazıcam..
eminim yazılarımı begeniceksiniz , katkılarda bulunucaksınız
herkese mutlu günler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)