Bu Blogda Ara

29 Nisan 2010 Perşembe

..dance me to the end of love..

hayatın her anı yeni olaylarla doludur.. bizi sevindiren gelişmelere mucize hoşumuza gitmeyenlere de kötü şans deriz 
benim de bir mucizem var 
böyle güldüğünde sanki masmavi bir denizin ortasında , parlayan altın sarısı bir güneş gibi..
sarılınca aldınız mutlulugun tarifi yok.. hani kahve içmeden önce eşsiz bi koku alırsınız ya ondan bile daha güzel 
tabiki her zaman gülmek olmaz 
bazen de gözyaşı ve öfke de olur.. olsunn 
çok büyük bi fırtınadan sonra gökkuşağı olur ya.. onu düşünüyorsun hemen ardından bir gökkuşağı cıkıcakmış gibi bekleyip ona ulasıyorsun
gökkusağının dibindeki altın kasesinden daha değerli çünkü..





alışveriş yaparken illaki reklamını yaptığı bir markayı ararsınız


 


 ofise gelen minik bir süprizle kocaman bir sevinç yaşarsınız 








çoooooook sevdiğiniz bir sarkıyı hemen ona gönderirsinizz
 
 O'nun hediyelerini sürekli gözünüzün önünden ayırmazsınız.. hep bakarak O'nu hatırlarsınız...
 
 


yolda gökküşagı görüp hemen O'na yollarsınız çünkü onla paylaşmak en güzelidir... 


 herkes için farklıdır .. ben burdan ''aşk '' derim siz ordan farklı şeyler söylersiniz
siz ordan ''aşk'' dersiniz , ben burdan tek bir sey... ''O'' nu söylerim
 




26 Nisan 2010 Pazartesi

alacakaranlık da tv dizisi olsun kıvanc tatlıtuğ oynasın


bu aralar her romandan bir dizi yapılıyor
 
aşk-ı memnu , yaprak dökümü  , hanımın çiftliği
 
 
 
 
bir de bir kitaptan esinlenerek yapılanlar var
ezel gibi
 
 
hiç dusundunuz mu bunlar neden oluyor ?
bişey uretememekten.. yeni birseyler yaratmak yerine hazıra konmaktan veya kucukken okullarda veya hayatımızın her evresinde kitap okuma alıskanlıgı olmamasından kaynaklanıyor
 
siz cocuk yaslarda bu romanlardan birini okusaydınız bugun her hafta hayretler içinde ve büyük haranlıkla belki de bu dizileri izlemezdiniz.. çılgınca her yerde bu diziler konusulmazdı..
 
yurt dısında bu iş nasıl ?
 
bir kitabın tv dizisi yapılıyor mu ? arastırdıgım ve bildiğim kadarıyla sadece filmler yapılıyor.. o da belli kurallar karşılığında.. kitaba cok sadık kalınarak, çok ekstra bir sey katmadan.. kitapta yaratılmak istenen dünyaya paralel bişeyler .. amaç kitaba bi görsellik katmak hepsi bu
 
mesela dusunun ki harry potter ulkemızde tv dizisi olucak.. cocuklar duymasındaki havucu bu rol için dusunurler.. ilk bolum baslar.. büyücülük okuluna giderken , oglum bak arka koltukta otur , ve 18 yasına gelmeden telefon cok sakıncalı .. cocuk , supurgeyle ucabiliyor ama telefon kullanması yasak. böyle de birsey olurdu.. bizde bu da var çünkü , illa bi mesaj verilecek
 
ezel ilk cıktıgında ne müthiş adamlar, vay be ne gzel yazıyorlar gibi konusmalar dönüyordu.. yalnız bir parcacık bilen insanlar hemen gercegi ortaya cıkarmıslardı.. hikaye monte kristo kontuna ait , diziye insanları baglayan şiirler veya hikayeler ise nazım hikmet , ömer hayyam , oscar wilde gibi şairlere ait .. yani senaristlerin cok bir katkısı yok
 
bu romanların tanıtımı yapılıyor , insanlar bu sayede kitaplarda olanları biliyor diyenler de olabilir..
 
ama burda yanlıs olan bütün bunlardan sonra ortaya cıkıp da senarist diye gecinenlerde.. sen git kitabı romanı al diziye uyarla ondan sonra da senaristim ben diye gez
 
bi kahve içme sahnesi 10 dakka olsun , 10 dakka da romandan biseyler sun , gerisi hava civa.. evi dıstan göster , arabanın içine bi bakıs , kıyafetlere zoom yapılsın.. ondan sonra halil ziya usaklıgilin ölümsüz eserinden diye basla reklamlara
 
bence türk senaristler en kısa zamanda alacakaranlıkı da dizi yapmalı .. koyarsın kıvanc tatlıtugu ondan sonra lafontaineden masallar anlatsan bize zaten roman gelir...
 

22 Nisan 2010 Perşembe

sokaklarda


sokaklarda basımızdan geçenlere soyle bir bakalım 

istanbuldaki en büyük sorunlardan biri de otopark sorunu 

her sokak , her cadde parsellenmiş . bu kadar araba nerde bekliycek nerde park edecek ? 

ornegin bizim sokakta 2 tane dukkan var.. 1 tane kargo şirketi bir tane de parke satan bir yer..
kargo şirketi 3 arabalık yer tutuyor  , parke şirketi de 3 arabalık.. aksam 7den sonra eve dönüyorum bi bakıyorum oralara saksılar konulmus, demir cubuklar yerlestirilmiş.. sanki babasının malı da yolu parselliyor . her aksam tartısıyorumm.. abi mal gelicek o yüzden koydum.
her aksam sikayet edıyorum ertesi gun kaldırılıyor ama 1 hafta sonra tekrar demir cuubuklar koyuluyor..

mesela biryere gittin, arabayı da gittigin yerin valesine veriyorsun.. o da gidip kotu bir yere arabayı bırakıyor.. 2 hafta sonra eve ceza geliyor.. valeye verdigin paraya mı yanarsın , odiycegin cezaya mı yanarsın , haksızlık yuzunden canının yandıgına ve birsey yapamayacak olmana mı yanarsın.. yanarsın da yanarsın!!!

diğer bir konu kaldırımlar ; 

artık kaldırımlar gayet geniş ; sokak aralarında bile 1-1,5 metre genişliğinde kaldırımlar var nerdeyse.. ama yolun ortasından yürümeye alısmısız.. yahu sana koca kaldırım yapmıslar , neden yürümüyosun ordan ? sonra kornaya basınca veya camdan kenara cekil diye bagırınca da kavga cıkıyor.. ne olur 2 dakka beklesen diye cevap alıosun.. sen kaldırımdan yurusen ne olur ?
ben kaldırımdan mı gidiyorum ki sen yolun ortasından gidiyosun ? 

karsıdan karsıya gecerken ışıklara aldırış etmeyiz.. yayalara kırmızı yanar ama aradan hep birileri çıkar koşa koşa karsıya gecmek ister.. cok acelesi var ya.. seytanla yarısıyor!! bi de bu tiplerin eli hep cebindedir.. aman istifini bozma elini cebinden cıkarma , yukardan mobese kameraları cekerken manken gibi gozuk!!

koyden sehirlere goc etmenin belki de en kotu yanı bu.. insanlar kendılerını koylerınde sanıyor olabilirler.. ama burası buyuksehir. kuralları var. herkes kendi kafasına estigi gibi yasayamaz 

toplumda birbirimize  saygı cok onemli 

özgürlük ve cumhuriyet onemli seyler ama taa ki baskasının ozgurlugune engel oluncaya kadar!!!

19 Nisan 2010 Pazartesi

balık hafızalılara !

derbiye bi de benim gözümle bakalımm
hafızaları tazeleyelimm
bi kere önceliklee ;


son 10 tane Fenerbahce - beşiktas macının 8 tanesini Fenerbahce kazanmıs.. yani ezici bi üstünlüğümüz var

macta olan olaylara bakınca herkes bi anda fair play düşünür olmus

1- bilicanın olayı :

ne yapmıs bilica ? penaltı yaptırmıs.. hakem penaltıyı calmıs.. sonra sinirinden gidip penaltı noktasını kazmıs.. vay efendim bilica fenerden atılmalıymıs..
ispanyanın en büyük oyuncularından , su an liverpoolun yıldızı fernando torres , man utd macında aynısnı yapmıstır.. hala da dunyanın en büyük oyuncularından biridir..
bugun besiktas yoneticileri cıkıp bu dunyada ilk kez yapılmıstır.. böyle birsey dunyada olmamıstır demek ancak futbol cahilliğidir.. büyük ayıptır





2 - tribundeki terbiyesizler

beşiktas tribunundeki 1 sahsiyet!! , cinsel organını Fenerbahce tribunune dogru gosteriyor.. ne polis ne de ordakiler bir tepkide bulunmuyor.. besiktaslı durusu boyle bişi olsa gerek.. ama konusulan bilicanın penaltı olayı.. bu olay konusulmuyor!!





3- federayona yapılan elestriler

bes , altı senedir fenerbahcenin hakemler hakkında eleştrisi var.. en cok da canı yanan klup bizlerken sürekli bizlerle federasyonu beraber ananlar var.. bugun de o klupler federasyonu istifaya cagırıyorlar.. bizler bunu yaparken sizler paper moonda beraber yemek yiyodunuz..
Fenerbahce 2006da kupa ve lig finali oynıyacakken , 10 günde 6s ve bjk ile 2 mac yapıcakken adnan polat ve yıldırım demiroren beraber yemek yiyolardı..

4- bjk - 6s macında yasananlar

bu yemegın hemen ardından gelen macta olanlar.. cordobanın eliyle topu rakıp takımın oyuncusunun ayagına atıp , dönüp o topun gol olması ve macı 6snin kazanması.. bunların hepsi tesadüf !!!

insanlar balık hafızalı olmıycakları

dünyaya kuş bakısı bakıp kuş beyinli olmamak lazımm

sen mac içinde herseyi yapıp ondan sonra bir pozisyona takılıp kalırsan hep
'' bu ''şekilde kalırsın..

nazım hikmet - deniz gezmiş

bugün de yaşamında haksızlıklara uğramış , zarar görmüş ve bu sebeplerden dolayı öldürülen ama değeri sonraki nesiller tarafından anlasılan ve degeri verilen insanları konuşcaz

mesela nazım hikmet ;

şöyle bi şiirinden alıntı yapalım..

otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de ..!

yazılarım otuz kırk dilde basılır
türkiyem'de türkçemle yasak !..


bu dizeler çoğu şeyi anlatıyor.. ne kadar evrensel bir adam olduğunu , bütün dünyanın onu tanırken ülkemizde vatan haini olarak gösterilmesi çok büyük bir kayıptır
ona sadece şair derseniz.. ve onun şiirlerini okursanız.. başka bir şair okumasınız.. sadece şair deyip geçmeyn.. hayatın ta kendisini anlatıyor..
ama t.c vatandaşı olarak değil çünkü vatandaşlıktan atıldı.

1938de hapse girdi.. ve o andan sonra şiirleri yasaklandı .. üşünce özgürlüğü o zamanlar da yasaktı!.. ta 1965e kadar ( ölümünden 2 yıl sonra) şiirleri yasaktı.. ancak o yıldan sonra şiirleri yayınlanmaya başladı..

yaşarken değeri bilinmeyen bu dünya insanı 2009ta tekrar vatandas olarak kabul edildi.. öldükten sonra , ülkeden kovulduktan sonra, yaşarken onu anlamayanlar öldükten sonra anlamıslardı


bir diğer kişi deniz gezmiş

üniversite okumus , dünya görüşü olan insanlara dayanılmayan o zamanlarda .. O da muhalif görüşüyle gençlere liderlik yapıyordu.. O da gençti.. kanı kaynıyodu.. ama sevmezler öylelerini , çünkü idare edemezler !!

12 Mart darbesinin ilk günlerinden sonra Yusuf Aslan ile birlikte Sivas'a gitmekteyken motosikletleri bozuldu. Bir ihbar sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada Aslan ile birbirlerini kaybettiler. Aslan o esnada, Gezmiş ise 16 Mart 1971 salı günü Sivas'ın Gemerek ilçesinde etrafı sarılarak yakalandı ve Kayseri'ye getirildi.

daha sonra ne mi oldu ?

İdam cezaları o zamanlar senato tarafından onaylanmak zorundaydı. İsmet İnönü "siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır" diyerek Bülent Ecevit ile birlikte red oyu kullanır. AP genel başkanı Süleyman Demirel ise infazdan yana oy kullanır. Olaydan 15 yıl sonra, Süleyman Demirel bir gazeteciye verdiği demeçte idamlar için:soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri yorumu yapar.Mahkumların özür dilemesi istenir. Hiç biri yaptıklarından özür dilemez. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ise idamları Onaylar



yaşarken değeri bilinmeyenler .. Onlar birer sembol! , özgürlüğün , hayatın , düşüncenin , insanlığın sembolü..!

16 Nisan 2010 Cuma

40 dakikada 40 olay varken 90 dakikada 9 olay bile yok!

bugün de televizyonda yayınlanan dizilerden bahsedicem. gerek ülkemizde gerek de başka ülkelerde yayınlanan dizileri artık çok rahat bir sekilde izleyebiliyoruz..

ekranda birçok dizi var.. kacırdıklarımızı kaydedip daha sonra izliyoruz veya internetten izliyoruz

ülkemizde bircok dizi 90 dakika yayınlanıyor , reklamlar haric.. bir de bunlara reklamlar eklenince 2,5-3 saati bulan diziler var
acaba dünyada da böyle mi ?

örnegin ülkemizde de bircok hayranı bulunana lost , gossip girl , grace gibi diziler kac dakika .. 40 ( yazıyla kırk ) !!! bütün dünyayı kendine hayran bırakan bu diziler sadece 40 dakika ..

o zaman neden ülkemizde bu diziler bu kadar uzun ? tek bir cevap var.. ne kadar uzun sürerse o kadar reklam alınır , ne kadar reklam alınırsa o kadar para kazanılır..

yalnız minik bir ayrıntı ; o 40 dakikalık dizilerin kazancı 90 dakikalıklardan kat be kat daha fazla!!

90 dakikalık dizide neler oluyor ? 40 dakikada neler oluyor ?


90 dakikalık dizide , adam kahvesini içmeye baslıyor.. bu arada evde ben de kahve içmeye baslıyorum.. adam kahve fincanını inceliyor ; agzına götürüyor , içiyor .. bırakıyor ve camdan bakıyor.. sonra tekrar kahvesini alıyor içiyor yerine koyuyor .. bu sırada ben kahvemi bitirdim adam hala kahvesini yudumluyor.. bir kahve içmek dizide 10 dakika, bu kadar zaman gecti daha bir olay yok.. geriye kaldı 80 dakika !

reklamdan önceki son 30 saniyeyle reklam sonraki 30 saniye aynı .. bu şekilde de zaman kazanılmış oluyor..

dizinin kahramanı ekibiyle beraber sokagın basından yürümeye baslıyor , yürüyorlar yürüyorlar.. sokak bitti , sokağı dönüyorlar.. baska bir evin önüne gelip duruyorlar .. hadi içeri girelim diyip içeri giriyorlar.. bu sırada gecen süre 3 dakika ! metroya binsen mecidiyeköyden 4. levente gitmiştin!

sadece fragmanları izleyerek bile ülkemizdeki dizileri takip edebilirsiniz

diger tarafta ise sürekli bir aksiyon sürekli bir heyecan .. dizinin her sahnesinde yeni bişey öğreniyorsunuz .. sizi oradan oraya tasıyor.. bir süreklilik var.

yaptıgım bir arastırma su yönde

RTÜK'ün kararına göre diziler, 20 dakikada bir 7 dakikalık reklam kuşağına giriyor. 4 kere reklam arası verebilmek için her bölüm, 80-90 dakika süreli hazırlanıyor. Eğer kanallar dizi sürelerini 65 dakika ile sınırlarlarsa en fazla üç kere reklam arası verebilecekler. Dizinin maliyetini karşılamak için de reklam ücretlerini yüzde otuz artırmaları gerekecek. Bu da reklam verenlerin işine gelmeyecek.

bunun da cezasını çeken her zamanki gibi tüketici , yani bizler oluyoruz..
aynen keçi boynuzu yer gibi .. çignersin çignersin 2 gram agzında tat kalır.. aynı hesap, izlersin izlersin .. ancak dizinin sonunda bir gelişme olur ki haftaya da izleyesin!..

15 Nisan 2010 Perşembe

kampanyalar

merhabalar ;

su günlerde her yerde bir kampanya var . kafanızı nereye çevirirseniz bir kampanya görüyorsunuz.. %50 inidirim , 3 al 1 öde , şimdi al 3 ay sonra öde ..

insan bunları görünce şunu sorguluyor .. ''acaba bu insanlar bizi çok mu seviyor''

gercekten de öyle mi acaba ?

çok mu seviliyoruz da bu kampanyaları yapıyorlar ?

veya zaten bizim üstümüzden o kadar kazanıyorlar ki arada sırada vicdanlarını rahatlatıyorlar.. veya eldeki mallarını bitiriyorlar

örneğin bir ucak firması 200tl ye sattığı bileti 49 tlye de satabiliyor .. asıl amac su degilmidir ?
bu firma 49 tlde kar ediyor ki bu işi yapıyor.. madem 49a kar edıyorsun neden 200 tlye bılet satıosun .. nedir bu olay ?

çok begendiginiz bi kazağın fiyatı bi bakıyosunuz %50 indirimli.. bu işte esas amac para kazanmak degil mi ? madem bunu bu fiyattan satabiliyorsun.. en basından satsana

biran evvel satıp , paraya cevirip yeni işler yapılsa .. hani su meshur reklam gibi.. alın verin ekonomiye can verin ..

internet üzerinden fiyatları artık yerinizden kalkmadan takip edebiliyorsunuz. örneğin aynı televizyon bi firmada 490tl iken diger firmada 600 tl , bir baskasında da 700 tl .. ama hepsinin de basında kampanyalı fiyatı diye yuazıyor.. bu nasıl bir kampanyaysa artık

benzin firmaları surekli poşet cay , bardak , tabak catal dagıtıyor.. bunlar para degil mi ? ben bunları istemiyorum ki.. benim evimde catal bıcagım var zaten.. ben sana benzin almaya gelmişim.. bana ucuz benzin ver yeter.. catalı bıcagı züccaciyeden alırım.. züccaciyeci de benzin kampanyası yapıcak mı cok merak ediyorum

bu ara cok gordugum baska birsey .. pesin fiyatına 12 taksit.. gidiyorsun yanına ben 12 taksit degil de tek çekim almak istiyorum diye soruyorsun.. fiyat bi anda %10 azalıyor.. hani peşin fiyatına 12 taksitti ? demek ki % 10 vade farkı koyuyorsun üstüne..

ben etrafımdaki insanlardan artık sunu görüyorum.. insanlar artık aptal değiller..

eski usul geride kaldı

biraz daha tüketiciye deger verin

görüşmek üzere
sevgiler

önsöz

merhabalar ;

bu blogu açmamdaki amac hayata dair yasadıklarımı , günün her saatinde sizlerle paylaşmamdır.. bazen olur olmaz herseye verdigim tepkiler , o konular hakkında düsüncelerimi bu blog sayesinde sizlerle paylaşıcam

gündeme ait ne varsa yazıcam

sinirlendim mi , sevindim mi .. her ne varsa yazıcam..

eminim yazılarımı begeniceksiniz , katkılarda bulunucaksınız


herkese mutlu günler